Kara yarısı, insanın içinde olan ne kadar kötülük, haset , çekememezlik varsa kendini kaptiranlarin yahut bir kaza ya da alın yazısına kurban gidenlerin peşine takıp götürüyor. İç açıcı bir hikâye yok, hepsinde içiniz buruluyor ama hepsi gerçek, olmuş ya da gayet olabilir bizden hikâyeler. Edebi bir dille de yazılmamış, halk ağzı diyelim, argosu bol bir kitap ama kolay okunuyor çabucak bitiyor.
Sanırım ben Sarıyaz kitabını daha çok sevmiştim birbirine bağlı hikâyeleri daha bir hoştu.
Bu kitapta 3.sayfa haberlerinde okuduğumuza benzer çok öykü var, gerçekliği üzüyor. Bu yüzden önceki iki kitabını daha çok sevdim.