Cinuçen Hoca (nur içinde yatsın) , hâtırâlarında ne kadar temiz kalple ve samimice yaklaşmış. O'nunla birazcık olsun sohbet edenler veyâ nâçizâne benim gibi O'nunla berâber birkaç gram sahne tozu yutanlar bilirler, kendisinin ipek teli gibi ince ruhlu bir Osmanlı beyefendisi olduğunu. Buna rağmen, hayâtı boyunca Türk Müziği (dolayısıyla Türk) düşmanlarıyla mücâdele etmiştir. Hem kanserin envâi çeşidiyle, hem kendisini çekemeyenlerin çamur dolu tuzaklarıyla, hem de müzik gibi yoğun konsantrasyon ve sâkin kafa gerektiren bir işle uğraşması, ne kadar yıpratıcı ve yorucu! Hastalıklara vakit harcamak zorunda kalışında, her ne kadar ırsî deniyorsa da, bu tuzakçıların payı çok (Artık yerleri genişlemiştir herhalde.). Bu şâheser kitap, hâtırâ niteliğinde de olsa, bu ülkenin bâzı yerlerinde maalesef, çekememezlik, adam kayırma gibi seviyesizliklerin vaktiyle de olsa yapıldığının bir belgesi. Böyle san'at dehâları kaç zamanda bir gelir, bilinmez. Fakat karşılarındaki engelleyici kişiler her devirde var. Cinuçen TANRIKORUR, çok usta ve âdil bir eleştirmen oluşu, ve kuvvetli kalemi sâyesinde, hâtırâlarını yazarken herkese hakkını vermiş; kimisini göğe çıkarmış, kimisinin suratına mala ile sıvamış. Pek güzel etmiş. Sayın İsmail KARA'yı, bâzı yerleri vasiyet niteliğinde olan bu hâtırâları kitaplaştırıp gençliğe ulaştırma şerefini elde edebildiği için, ayrıca tebrik ederim. Türk Müziği sevenler bu kitabı mutlaka okusunlar.