Kadın Hareketleri ve Feminizm: 1789'dan Bugüne Bir Hikâye
Gerhard'a göre "kadın hareketi" ve "feminizm" Almancada farklı anlamları ve siyasi görüşleri yansıtırlar, bunun yanında ikisi de kadınların yaşamın her alanına eşit katılım sağlamasıyla ilgili. Kadın hareketleri tarihsel fenomenlerle birçok farklı şekilde okunabilen sosyal hareketler, feminizm bu anlamı kapsamakla birlikte siyasi bir teoriyi de ifade ediyor. Amaçları arasında köklü değişimler, eleştirilere argüman üretme gibi statükoyu tehlikeye düşürecek eylemler var, dolayısıyla iktidarın farklı kimlikler atfedip savaş açtığı farklı feminizm hareketleri farklı savunmalar türetmiş, eylemler de o ölçüde farklılık göstermiş ama maksat aynı. "Feminizm" terimi ilk kez 1880'lerde Hubertine Auclert tarafından "erkekçiliğe" karşı siyasi yol gösterici bir ilke olarak kullanılmış, ardından "feminist" sıfatını taşıyan kongreler düzenlenmiş, farklı ülkelerdeki feministler birbirlerinin kongrelerine giderek desteklerini sunmuşlar. Terim Batı dünyasında hızla yayılmış, kadın hareketi anlamında kullanılmaya başlanmış ama Almancada günümüzde bile radikallik anlamı içeriyormuş. Aşağılama anlamıyla ve iftira niteliğinde kullanılması olumsuz bir yan etki olarak görülebilir, gündelik dile yerleşmesi 1970'lerin kadın hareketlerinin sonucu. Bu hareketlerin örgütlü biçimleri özellikle 1789'dan sonra "cinsiyet özelliği sınıf ayrımının ötesinde siyasi bir kategoriye ve burjuva toplumunun liberal düzeninin bir tür kurucusuna dönüşünce" türemeye başlamış, kadınlara haklarının verilmemesi ekonomik ve sosyal açıdan cinsiyet ayrımının kadınların yaşam ve özgürlük alanlarını iyice daraltması sonucu ortadan kaldırılması gereken en büyük sorun olarak görülmüş. Kısacası her dönemde kadınlar çeşitli biçimlerde görmezden gelinmiş ve kadınların iktidarla mücadelesi o iktidarın doğasına göre biçimlenmiş.
Öncülerin başarıları üzerinde durarak kahraman kadınların yaşamlarını detaylarıyla anlatıyor Gerhard, bu kadınlar değişen her rejime karşı taviz vermeden durarak varlıklarını "dayatmışlar" resmen, görmezden gelinemeyecek hale geldikleri zaman kazanımlar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamış. Tabii erk hemen yerleşik normlara sığınarak muhalif sesleri kısmış, örneğin 1793'te eşit miras hakkı dile getirilince devrimci yasa koyucular ailenin kutsallığı görüşüne sarılarak bu hakkı engellemişler. Pek çok alanda seslerini yükseltmeyi bilmiş kadınlar, ortak servete katılmaktan köleliğin kaldırılmasına dek çeşitli alanlarda eserler verip eylemler düzenlemişler. Kendi aralarında süren tartışmalar da var, eşit haklar konusunda olduğu kadar mücadele yöntemleri ve kadınlığın tanımı da tartışma konusu olmuş, düşünsel temeller de çeşitlenmiş.
1848'den itibaren Marx ve Saint-Simon etkisi ortaya çıkıyor örneğin, kadınların o dönemde çıkardıkları gazetelerin etkisiyle mücadele tekrar canlanıyor. Flora Tristan ve yoldaşları "sosyal mutluluğun sırrı" konusunda "genel özgürleşmenin doğal ölçüsü"nün önemini vurguluyorlar, yeni bir aşk ve cinsel özgürlük tanımı geliştiriyorlar, "romancılık" gibi bazı alanlarda da üstünlüğü ele geçiriyorlar. Almanya'da çıkan Frauen-Zeitung nam gazete önemli, Alman kadınlarının oluşturduğu meclisler de önemli, özellikle direniş biçimleri dikkat çekici. Yahudi kadınlar aktif olarak katılıyorlar harekete, ilk girişimler maddi yetersizlikler yüzünden kısa süre sonra başarısız olsa da sonrakiler için altyapı oluşuyor, iyi. İşçi hareketlerine katılım düzeyi de yüksek, kadınlar sadece patronu değiştirmenin hiçbir işe yaramayacağını bildikleri için devrim için çalışıyorlar ve dernekleri tekrar kapatılıyor. "Avrupa çapındaki bu ilk kadın hareketinin devlet otoritesi tarafından ne kadar tehlikeli görüldüğü özellikle uygulanan ağır baskılarla açıkça belli olmaktadır." (s. 43) Öte yandan ABD'deki kadın hareketleri de Avrupa'da yankılanmaya başlıyor, oradaki hareketler seçkin erkeklerce desteklendiği için örgütler hızla büyüyor, Avrupa'daysa tam tersi.
Savaştan günümüze kadarki hareketleri de inceliyor Gerhard, 1970'lerdeki yeni dalgayı değerlendiriyor ve mücadelenin geleceğine dokunarak bitiriyor araştırmasını. Alana sağlam bir katkı bu metin, kadın hareketlerini ve feminizmin tarihini merak eden okurlar kaçırmamalı.