Üçlemeye Osman'dan başlamak iyi bir fikirmiş...
Ayfer Tunç macerama Osman ile başlamış oldum. İyi ki de öyle yapmışım gibi hissediyorum; çünkü, yazarı tanıdığıma sevindirecek kadar güçlüydü. Zaten Ayfer Tunç da bir röportajında öyle söylüyor. Diğerlerini okumadan da gayet keyif alınabilecek, anlaşılabilecek bir kitap. Daha ilk sayfalardan beni kendine çekti. En son Nermin Bezmen okurken böyle hissetmiştim. İçine bu kadar girebildiğim, karakterleri böylesine gerçekçi bir kitaba sarılmayı özlemişim. Her bir karakteri başka bir sesle zihnimde canlandırabildiğim için inanılmaz keyif aldım. Her birini içselleştirebildim. Kendime en yakın olarak da nedense Gazi’yi gördüm. Kitabın son bölümü benim en çok etkilendiğim kısımlardan biriydi. Spoiler vermeden bunu anlatmak zor ama şu an baktığım yerden Osman’ı anlayabildiğimi düşündüm. Elbette, üçlemenin sonundan başlamış olmanın neden olduğu bazı cevapsız sorular oldu ama bunlar üzerine derinlemesine araştırma yapıp düşünmeden evvel diğer kitapları okumayı planlıyorum. Hem başka pencerelerden bakabileceğim karakterlere hem de denklemin eksik kısımlarını tamamlamış olacağım bu şekilde.
Hem röportaj hem de günlük türlerinin başarılı bir örneği Osman. Osman’ın zihninin içinde dolaşıyor gibi hissediyorsunuz. Zaten tercih ettiği gibi o akışı sekteye uğratmıyor. Bu anlamda editörlük çalışmanın başarılı olduğunu da söylemek lazım sanırım; çünkü, bu özgün dil korunmasa bu kadar keyifli olur muydu bilemiyorum. Röportaj kısımlarında da kişilerin sıralanması merakı perçinleyecek şekilde oldu. Zaten bir yapboz tamamlar gibi okuyorsunuz ve yazarın araya sıkıştırdığı minik bir detay ya öncesinde ya da sonrasında çok önemli boşlukları dolduruyor. Ben en çok merak ettiğim sorunun cevabını henüz alamadım ama sonunda Osman için bir devam gelir gibi hissettim. Nedenini paylaşmayacağım ama o kadar zengin bir hikâye ki daha ömrü var bence bu serinin.
İnsan okudukça çok kez dönüp bakıyor kendi hayatına. Çok sorgulatıyor. Kendine ne kadar dürüst olduğunu ve bir anlamda çevrenin seni anladığı kadar var olduğunu görüyorsun. Zaten arka planda toplumsal pek çok olay da akmaya devam ediyor. Tarihi böyle bakmak hoşuma gidiyor. Olaylarında içinde görmek, kazanılan ve kaybedilen şeylere fark karakterlerin gözüyle bakmak çok akılda kalıcı oluyor. Şehirlerin şu anki sokaklarında yürüdüm ben sadece, yaşım kadarki değişimine şahit oldum ama kitaplar bana şehirlere karış karış tarihsel bir gezinti sunuyor. Bu anlamda asla tecrübe etme ihtimalimin olmadığı bir hayata yakından bakmamı sağladı Osman.
Kitabın özellikle kariyer seçimi yapmakta zorlanan ve aslında neyde daha iyi hissedeceğine karar veremeyen, pek çok şey olduğunu düşünen ama aslında pek de bir şey olamayan, dönem dönem çeşitli krizleri, hayal kırıklıklarını tecrübe eden nicesine hitap edeceğini düşünüyorum. Osman’ın geldiği noktada ne kadar etkili olduğu, bu anlamda suçlunun kim veya kimler olduğunu tekrar tekrar sorarken size, aslında kendi hayatınız için bu soruyu sorduğunuzu fark ediyorsunuz. Bir uyanış, başka bir pencere arıyorsanız bu kitaptaki pek çok karakter size yardımcı olabilir.
Ufak bir not. Zamanda lineer bir ilerleme yok. Dolayısıyla, hem bilinç akışı tekniğinin gerektirdiği hem de röportajların neden olduğu sıçramalarla karşılaşacaksınız. Bu tarz kitaplar okumakta zorlanıyorsanız içselleştirerek okumanızı tavsiye edebilirim. Ancak, ben hep soluksuz ilerleme yöntemini kullanıyorum. Bu daha doğal bir okuma deneyimi sunuyor bana. Zaten yazı tekniği zihnin bir temsili. Doğal akışına bıraktığınızda zihniniz uyum sağlar. Bir süre sonra, yani kitapta ilerledikçe anlamadığınızı düşündüğünüz kısımları anladığınızı fark edeceksiniz. İlerledikçe destekleyen bilgilerle güçlenip daha sağlam bir yer kazanacak zira.
Bu arada bir iş için dışarı çıktığımda, bir yerde oturup bir şeyler içerken okudum bir kısmını. Yanıma biri gelip öyle içten bir şekilde Ayfer Tunç okuduğundan bahsetti ki unuttuğum bir duyguyu uyandırdı. İyi yazar, iyi kitap üzerine konuşmak ve üstelik iki yabancıya konuşturacak bir kitabı okumuş olmak çok iyi geldi. O Osman’ı okuyacak, ben de Aziz Bey Hadisesi’ni… Gün gelir de karşılaşırsak bir yerlerde Ayfer Tunç yine sebep olacak. :) Eğer biri üzerine konuşmaktan keyif alacağınız bir kitabı okuyor veya bahsediyorsa sohbet etmekten çekinmeyin. Böyle böyle zenginleşeceğiz çünkü.