Ekber Şah ve Din-i İlahi Konusunda En Nitelikli Çalışma
Din-i İlâhi, Hint tarihinin en ilginç dönemlerinden biri olarak kabul edilen Şah Ekber (1556-1604) döneminde kurulan bir teokrat anlayış ve felsefedir. Bu dönemin en öne çıkan ve sıklıkla tartışılan konusu olarak bilinmektedir. Din-i İlâhi, Hint tarihinde derin izler bırakmıştır. Özellikle de fikir olarak, doğuşundan itibaren Hint toplumunu bölen temel farklılıkları ortadan kaldırmayı amaçlayan dini sentez biçimini almıştır.
Bir dini anlayış olarak Din-i İlâhi, bütün milletlerin ve kültürlerin ortak paydasını içinde barındıran ve kendine odaklanan bir sosyal-dini anlayış türüdür. Müslümanları ve Hinduları birbirine yakınlaştırmayı amaçlayan bu dini inanç, o dönemde Müslüman alimler tarafından kabul görmemiş ve ağır eleştirilere maruz kalmıştır. Bu din son derece sınırlı taraftara sahiptir ve uygulamada başarılı olmamış, zaman içerisinde de etkinliğini yitirmiştir.
İslam, Hinduizm, Hristiyanlık, Zerdüştlük ve Budizm Din-i İlâhi ile birleştirilmiştir. Kutsal dinler, farklı inançları bir potada toplayarak birleştirir. Çok dinli ve çok kültürlü Hint toplumunda Müslümanlar, Hindular, Hristiyanlar ve diğer din mensupları arasındaki çekişme ve mücadelelerin ortadan kalkması için Ekber Şah, Din-i İlâhi’yi ortaya atarak bunun üzerinden problemleri sonlandırmaya çalışmıştır. Ekber Şah, mukaddes dinin maddî ve manevî önderi olarak kabul edilirken, kendisini de Din-i İlâhi’nin halifesi ilan etmiştir. Çeşitli nedenlerle Din-i İlâhi uzun sürmemiştir.
H. Hilal Şahin tarafından kaleme alınan bu eser özgün bir akademik çalışma olarak alanda önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Bu konuya dair Türkçede yapılmış ilk çalışmalardan birisidir ve rehber niteliğine sahiptir. Eser yararlandığı kaynaklar bakımından oldukça zengin ve konuya getirdiği yeni yorumlarla da ufuk açıcıdır.