Aelita, 1923 yılında Aleksey N. Tolstoy tarafından yazıldı. Dönemi ve şartları düşünecek olur isek, çağının çok ötesinde bir eser. Bugünün gerçeği olan ve kullanımda olan teknolojilerin, 1920’lerdeki tasvirlerini bulabiliyorsunuz eserde. Öyle ki, ilk telsiz telefonun 1973’te üretildiğini düşünürsek, Aelita’da iletişim ‘Görüntülü Ayna’ ile , insan ‘Vay be!’ demeden edemiyor. Eser, Bolşevik devrimi metaforlarının ve sosyo-politik izlerinin sıklıkla yer aldığı ve temelinde romantizm olan bir bilimkurgu hikayesi.
Aelita, bir Sovyet mühendisi ile eski bir Kızılordu askerinin Mars serüveninden oluşuyor. Kendi dönemindeki Sovyet – Amerika yarışını her satırında hissettiriyor. Mars, yapılan yolculukta kahramanlarımız kendilerini bir belirsizlik ve kaos içinde bulur. Dünya gerçekleri olan savaşlar, devrim, işçi sınıfı aynı şekilde Mars’ta da karşımıza çıkar ve Dünya’nın en büyük duyusu: Aşk tabi ki o da var. İktidara karşı başlayan halk hareketinin gölgesinde tutkulu bir aşk başlar.