Fabrika Ayarlarımızın Ne Kadar Uzağındayız? (3)
İnsanın Fabrika Ayarları (İFA), üç kitaptan oluşan bir bütün. İlk kitap, “Beden”, özellikle hareket etme ve beslenme düzeni konularında kaleme alınmış. İkinci kitapta, ilişkilerimiz ve stres yönetimi, sonuncu kitapta ise bizi bağlayan sınırları aşmak üzerine bilgiler verilmiş.
Sınırları Aşmak’ta, insanın karnı doyduğu halde sorun çıkaran tek canlı olduğundan, “şükürsüz” olduğu için her zaman daha fazlasını istemesinden bahisle söze başlanılıyor: “Elindeki imkânlar ne kadar büyük olursa olsun, yaşayabileceği alternatif deneyimlerin sınırsızlığının farkına vardıkça gönlünü hep daha fazlası, daha ötesi, daha heyecanlısı işgal eder… Bu hayatın ona yetmediğini bilir.” (s. 22) Buradaki rahat edememenin en esaslı nedeni olarak da temel ayarlarımızın rahata göre kurgulanmamış olması gösteriliyor: “Doğamız bizden ‘çözecek bir müşkül’ bulmamızı istiyor. Böyle bir müşkül yoksa bile o müşkülü de kendi kendimize yaratmamızı dayatıyor.”
İlk kitapta değinilen “kaos” güzellemesine burada da yer veriliyor. Orada “sıfırıncı ayar” kaos hakkındaki satırlarda, “ne yaparsak yapalım, rutinden kaçınalım; kaosu hayatımıza davet edip, onu kullanmanın yollarını öğrenelim… Fazla programlı ve yeknesak bir yaşam, beden sistemimizle uzun vadede bozuşmamıza neden olabilir.” deniliyordu. Bu kitapta ise kaos, daha da derinleşiyor (!) “… zira her yenilik, her değişiklik, beklenmeyen her yeni gelişme zihinsel donanımımızı üst düzeyde kullanmamızı gerektiren, aynı zamanda enerji harcatan süreçleri tetikler…” (s. 27) “Beynimiz, ana vatanı olan kaos alanına girdiğinde genellikle farklı bir çalışma durumuna geçer. Daha önce aklımıza gelmeyen çözümler, gözümüzün önünde olup da göremediğimiz imkânlar, fark edemediğimiz bağlantılar bir anda görünür hale gelir. İşte bu hal, kaosun doğurgan ve yaratıcı tarafıdır.” (s. 32)
Kitapta dünyaya anlam verme yöntemleri olarak nitelenen inançların, biz insanlar için neden önemli olduğu, insanın benlik algısının oluşturduğu sınırlar, sınırlarını yıkabilen-aşabilen “sıradan” insanların özellikleri, hangi sınırların ne surette aşılacağı, insanın kendini nasıl dönüştürmesi gerektiği, bu konuda niyet, gayret ve cesaretin anahtar rolü, zorlanmayı bekleyen biyolojik, psikolojik, coğrafi, bilimsel ve başkaca sınırlar, gayet etraflıca okuyucuya sunulmuş durumda.
Sinan hocaya göre “sınırlarımızı zorlamak tabiatımızda var. Ancak bu tabiatı anlamaya çalışmak ve bu tip konularda biraz daha saygılı, biraz daha mütevazı bir bakış açısını benimseyebilmek, esas başarıdır. Fakat buradaki sınırımız, doymak bilmez deneme ve bilme arzumuza, kendi hayrımıza olacak bir gem vurabilme kararlılığı gösterebilme konusunda karşımıza dikiliverir. Bu konuda insan hemen her döneminde sıklıkla inatçı ve şımarık bir tavır sergilemekten geri durmamış gibidir. Dün Babil Kulesi’ni inşa edenlerle bugün ‘doğaya işkence ederek sırlarını çözmeye çalışanlar’ aslında aynı sınırın, aynı döngünün içine sıkışmış zihinleri paylaşırlar.” (s. 143)
Meraklıları için:
Yazarın şahsi web adresi (sinancanan.net) ve ayrıca (acikbeyin.com) adresi önemli.
“Sınırları Aşmak” hakkında yazarın TEDx konuşması için bkz.: bit.ly/3zgBFN9
İyi Okumalar!