Aşkı anlatmak ya da aşk hikayesi yazmak denilince sulu zırtlak sızlanmaların art arda sıralandığı bir takım metinler geliyor doğrusu aklıma. Arabesk bir duyarlık sızım sızım içimi eritir onları görünce. Ya insanlar bu dünyada değil, ya da ben. Mine G. Kırıkkanat'ın Radikal gazetesindeki köşesinde yayımladığı yazıları okuduğumda, işte bugün yaşanabilecek aşkları anlatan hikayeler bunlar diye geçirmiştim içimden. O yazılar şimdi 'Aşk Hikayeleri' adıyla kitaplaştırılmış. Hikayelerin en önemli özelliği zamanımıza ait olmaları. Mekanları ister İstanbul ister Paris olsun, bunların her an yaşandığını biliyoruz. Sanki bizim başımızdan geçmiş ya da her an geçecekmiş gibi bir izlenim peşimizi bırakmıyor. Kırıkkanat'ın köşesinde yazısına eşlik eden o güzelim siyah beyaz fotoğraflar kitapta da bu eşlikçiliği sürdürüyor.