Gece İnerken Hakkındaki Yorumlar

Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Gece nereye iner...
Peter'la Rebecca'nın yaşamlarını dağıtmaya geliyor Mizzy, sıradanın ortasına bomba gibi düşmeye geliyor, aileyi şöyle iyice bir sarsmaya geliyor. "Mistake"in kısaltılmışı "Mizzy", daha baştan aldık mı ipucunu, devam: anlatıcı serbest dolaylı, Peter'ın zihnine ilişik, sanatla biçimlenmiş bir zihnin detaycılığına sahip, yani yoldan geçen bir adamı ünlü bir ressama benzetip o ressamın eserlerinden biriyle Peter'ın galerisinde yer verdiği sanatçıların eserlerini kıyaslayabilir yahut yoldan geçen adamı ünlü bir ressama benzetmekle yetinebilir, o ânın derinliğine bağlı. Okuruz, buna hakkımız var ama alanımız olmayabilir, anlatıcı bu alanı sağlayacak, adeta projektörlerle aydınlatacak kadar mahir. Peter sayesinde, daha doğrusu Peter'ın aktif bilişinin enginliği sayesinde algılanan dünyanın nereye kadar genişleyebileceğini öngörmek zor, yani şehirde bir yürüyüş agorafobiyi uyandıracak kadar derinleşebilirken galerideki bölümler olayların dört duvar arasında döndüğünü hissettiriyor, tabii Peter'ın karakterlerle kurduğu iletişimin niteliğini de katınca ortaya değişken bir üslup çıkıyor, Peter'la Rebecca'nın diyaloglarının arasına paragraflık ayrıntılamalar girerken Uta'nın Alman aksanı, aksanın yarattığı kesinlik duygusu öne çıkıyor, kişiye göre muamele. Mizzy piyasadayken ne var, Peter tam bir şaşkaloza dönüştüğü için kaygı, karmaşa, Mizzy'nin gamsızlığı ortaya çıkınca idrak anlarının parıltıları, hızlı geçişler, tek cümlelik tahliller. Baştan almalı, metni boydan boya bir çırpıda katetmek yaşamların odağını bozuyor. Anlatıcının genişlettiği anlara da bakalım, hikâye sürerken önem kazanacak noktalardır aslında.

Yirmi yıllık evliliğin alışkanlıkları beliriyor arada, birbirlerini kanırtmadıkları için onca yıl beraber kalabilmişler. "Hangi evlilik sayısız eklemlenmeden, jestten oluşan bir dil; diş ağrısı kadar keskin bir tanınma, bilinme duygusu içermez ki? Ve mutsuzluk, elbette. Hangi çift mutsuz değildir ki -en azından, zaman zaman? Hal böyleyken, nasıl oluyor da boşanma oranları, zamane diliyle, tavana vuruyor? Kim bilir ne kadar mutsuz, perişan olmalısın ki, bilfiil ayrılmayı, kendi yoluna gidip hayatını artık seni böylesine mutlak bir biçimde tanıyan birinden yoksun bir halde sürdürmeyi göze alabilesin?" (s.15) İyi bir açıklama gelecek gibi duruyor buna, metnin görmediğimiz uzantısında eylemler bekliyor.

Sanat simsarı mı Peter, sanatçı koçu mu, tüccar mı, muhtemelen hepsi. Galerisi birinci sınıf değil, yine de genç yeteneklerin kendilerini gösterebilecekleri bir mekan, gelecek vadeden sanatçılardan bazılarının yolları buradan geçmiş. Peter'ın duyarlılığının bir sebebi de ömrü boyunca sanatçılarla iletişim kurmuş olması. Her türünü biliyor, müşterileri de biliyor, tarafların aslında ne istediklerini çok iyi bildiği için sergiler, satışlar, her şey dört dörtlük. Birinci lige çıkmak için gereken oyunlara yüz vermiyor Peter, yakın bir arkadaşının kapattığı galeriden gelecek über sanatçıya da temkinle yaklaşıyor mesela, konfor alanından çıkmamak için elinden geleni yapıyor. Proust, Picasso, bir sürü insan geçiyor metinden, Peter'ın sanata bakışıyla yer buluyorlar. Geçmiş kaçmaya meyilli, gerçeklikse üzerinde mutabakata varılmadan meşruiyet kazanmayan bir hikâye, haliyle ayaklarını yere sağlam basıyor Peter, hayalci değil, elindekilerin kıymetini bildiğini söyleyebiliriz. Karakterin özeti sayılabilecek bir alıntıyla bitiriyor, romanı hararetle tavsiye ediyorum, bahsetmediğim kaç numarası var bilmem.

"Matthew'la Dan, henüz tamamlanmamış, henüz kemale ermemişken yeryüzünden silinip giden iki genç adam; işte Peter'ın en dayanamadığı da bu, Matthew'un hayatının boşa harcanmış, bir sonuca ulaşamamış olması; işte bununla, Peter'ın içindeki dürtünün, olağanüstü bir şeyin, kalıcı bir şeyin yaratılmasına katkıda bulunma ihtiyacının ilintili olup olmadığını kim bilebilir -en büyük arzusu, dünyaya (zavallı unutkan dünyaya) unutuluşun her şey demek olmadığını, bir gün birilerine (uzaydan gelme arkeologlar?) gayretlerimiz, özlem ve çekiciliklerimizle var olduğumuzu, sevildiğimizi, sal geride bıraktıklarımızla değil, fani ama onurlu etimizle de önemli olduğumuzu söyleyecek bir şeyin yaratılışına, döllenmesine yardım etmek, aracı olmak değil mi?" (s.185) Sanatçılarına yardım ettiği kadar Mizzy'ye de yardım etmeye niyetlenmesi bundan, Peter kurtarıcı rolüne bürünmeyi seviyor ama dünya kurtarılmak istemiyor, bu da Peter'ın trajedisi.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (3)
Bu Yorumu Yanıtla