Birbirinden ayrıymış gibi görünen fakat birbiriyle bir o kadar da bütünleşmiş hikayecikler toplanıvermiş, kendi iç dünyasını saf bir tutkuyla tüm aksi yöndeki zorlamalara rağmen yaşayan bir insanın hikayesinin tamamını oluşturmuş.
Taş imgesini, insanın günahları, pişmanlıklar, tutkuları, zafiyetleri, yaşanamayanları, kaderi ya da bir bütün olarak yaşamının kendisi olarak algılamak mümkün.
Her birimiz kendi hayatımıza hükmettiğimizi sanırken, hayatın (veya kaderimizin) bize getirdikleri aslında bu konuda yanıldığımızı bir şekilde göstermekte.
Sonuç olarak her birimiz kendi yaşantımızın yapı taşlarını sektirmeye devam etmekteyiz ömür denen süreçte.