Heli 70'li yılları 80'lere bağlayan zamanların destansı bir anlatımı. Osmaniye'nin Atalan Köyü'nden fışkırıp medeniyetlerin ortak kıblesi Antakya'ya akan coşkun bir ırmaktır. Yörede "Heli" olarak adlandırılan yırtıcı bir kuştan ismini alan roman sizi önce sabahın ilk ışıklarından önce berrak derelerin bulunduğu meralara keçilerini süren bir çocuğun heyecanını yaşatır. Sonra öğle vakti keçilerden sağılan süt ve avlanan kuşlardan oluşan bir sofraya buyur eder. Köy ahalisinin sabaha kadar süren sohbetlerinin, hikayelerinin, ağıtlarının, türkülerinin oluşturduğu bir köy gecesine sürükler. Depremden mahvolan Antakya'mıza henüz hiçbir kötülüğün sirayet etmediği yılların kokusunu bugünün insanına solutmak için şehri ilmek ilmek dokur, satırlarda gezinen parmaklarınızla Belen yaylasının soğuk pınarlarına, St. Piyer Kilisesi'nin pürüzlü duvarlarına, Asi Nehri'nin nazlı sularına, Musa Ağacı'nın yorgun bedenine, Hz. Hızır Türbesi'nin şefkatli surlarına dokunursunuz