Sekiz öykü boyunca "Ben" sesiyle giden bir kitap karşılıyor bizleri. Anlatıcıların dili rahat, kıvrak, acısıyla mizahını birlikte konuşturuyor. Fakat öyle bir mizah ki bir anlığına tebessümle buluşan yüzleri kağıt çiziği içinde bırakıyor. Öykülerin hepsinde ebeveyn ilişkili problemleri, çocuklarını, eşlerini döven babaları görüyoruz. Öykülerde felçli yazar karakteri de var kendine has rüya tabiri yapan kadın da. Toplumun pek çok kan damlatan yarasını fazla deşmeden veriyor metinlerinde Burcu Ünlü. Dilde ajitasyona kaçmıyor. Yüzünüz kağıt çiziği içinde kalıyor belki ama yine de anlatılan acılar gözlerinizden yaş damlatmıyor. Diyalogları seviyor yazar. Diyaloglar genel olarak iyi verilmiş, gerçekliğe uygun. İlk öykü "Rüyayı Döndüren Menkıbe" kurgu fikri olarak da anlatım olarak da gayet başarılı. "Zınar" öyküsüyse hem toplumsal eleştiri hem de anlatım açısından çok etkili. Son öyküde kitaptaki tüm karakterlerin buluşması da sevdiğim hareketlerden.