"bayan dalloway... çiçekleri kendisinin alacağını söyledi..."
herşey mükemmel olmalıydı...
aklından o an gecen tüm düşüncelere, karşısına çıkacak geçmişe, mutsuz evliliğine, varenda hatırasına, herşeye son vermenin karşı konulmaz isteğine, savaşın soğukluğuna inat...
herşey kusursuz olmalıydı...
londra da bir sabah...parti hazırlıkları içinde hayatının muhasebesinde bir kadın... 'saatler ' sonrası meçhul... yılar sonrası ise ayan... philip glass fonda tuşlara basıyor... "değişen birşey yok virginia " der gibi.."yıllar da geçse virginia..." ...
bayan dalloway i kurgu olmaktan çıkaran bir başka kurgu ...cuningham ın 'saatler ' i... vasiyet üzre " biri ölmeli" tezini ,bayan dalloway romanının yazar kahramanıyla dile getirip, nehir sularında yüzen bedeninle tasdiklediğin gibi...biri öldü... şair öldü virginia...tıpkı olmasını istediğin gibi...
bir yolculuk..objektif ya da edebi ya da felsefi bakamicak kadar hissi...the hours film uyarlamasından the hours romanına...mina urgan kaynaklı woolf biyografisinden, bayan dalloway e...
ve sonunda herşeyin başladığı, wirginia woolf a yaklaşmanın, onun edebiyatını anlamanın ilk cümlesine ulaştıran, sondan başlayan bir yolculuk...
" bayan dalloway...çiçekleri kendisinin alacağını söyledi...."....