Kaplumbağalar Hakkındaki Yorumlar

Anadolunun bozkırında hayatı hep asgarilerde yaşamış bir köyün, hayallerinin peşinde, imkansızı zorlayarak üzüm yetiştirmeleri ve bir amacın insanların yaşayışlarını nasılda değiştirebildiğinin yanında kamu otoritesinin bu kendi kabuğunu kırmaya çalışan insanları nasıl dışladığının hikayesini yazar, bazen neşeli bazen hüzünlü ve son damlasına kadar köy kokan bir anlatımla aktarmış...

Anadolunun bozkırında hayatı hep asgarilerde yaşamış bir köyün, hayallerinin peşinde, imkansızı zorlayarak üzüm yetiştirmeleri ve bir amacın
insanların yaşayışlarını nasılda değiştirebildiğinin yanında kamu otoritesinin bu kendi kabuğunu kırmaya çalışan insanları nasıl dışladığının hikayesini yazar, bazen neşeli bazen hüzünlü ve son damlasına kadar köy kokan bir anlatımla aktarmış...

Anadolunun bozkırında hayatı hep asgarilerde yaşamış bir köyün, hayallerinin peşinde, imkansızı zorlayarak üzüm yetiştirmeleri ve bir amacın insanların yaşayışlarını nasılda değiştirebildiğinin yanında kamu otoritesinin bu kendi kabuğunu kırmaya çalışan insanları nasıl dışladığının hikayesini yazar, bazen neşeli bazen hüzünlü ve son damlasına kadar köy kokan bir anlatımla aktarmış...

ÖNCELİKLE FAKİR BAYKURT UN KÖYLÜSÜ VE AKRABASI OLARAK BU KİTABINI OKURKEN ÇOK SEVK ALDIM EVT O ZAMANLARDAKİ DEVLET İŞLEYİŞLERİNDEN TUTUMLARINDAN BAHSETMİŞ NE OLURSA OLSUN BN KİTABI ÇOK SEVDİM

Kaplumbağalar ideolojik yönü olan belli bir tezi savunan bir roman.Romandaki temel çatışma halk ile devlet arasında.Olayların yaşandığı köyde bir ağalık sistemi yok sosyal veya ekonomik sınıflar yok. Baykurt'un bir Alevi köyünde yaşayan insanları anlattığı bu romanda köylülerin tek istedikleri sadece kaplumbağaların olduğu tarlaları ekip biçerek ürün yetiştirmek(özellikle üzüm).İş bölümü,emek ve yardımlaşmayla bunu başarıyorlar da.Fakat daha sonra bürokratik engeller köyün eski hale gelmesine neden oluyor.Okunması gereken kitaplar arasında.

yurdumun güzel insanlarının anlatımı okumaktan sıkılmak mümkün değil anadolumun gerçek kahramaları temiz içten içinde kötülük bilmeyen ve devlete malesef ki güvenen ama koşulsuz güvendikleri devletten de darbeyi yiyen köylülerimiz.
tabiata boyun eğmeyen,çorak topraklarda bağlarını yeşerten ve mütevazı insanlar.sadece kendilerini düşünmemiş ilk bağbozumlarını yolculara sunmuslar paylasımcı,alçak gönüllü misafir perver köylüm "milletin efendisi"

fakir baykurt bu romanında konu ettiği tutarsızlıklarıda maalesef hala aşamadık.. bürokrasi altında ezilen halkımız...

Yiyeceğini topraktan yüreğiyle kazıyarak çıkaran Türk köylüsünün var oluş savaşından küçük ama önemli bir kesit.

öncelikle herkese hayırlı günler,kitapları yorum yapmayı hele ki benim okuduğum kitap ise yorumlamayı çok sevdiğim için yazıyorum,bu güzel eser de okuduğum kitaplardan bir eser dolayısıyla okuduğum için de şanslı hissediyorum kendimi,nedeni ise köyde yaşamımın yarısı geçti ve köy romanlarını severim eğer çok güzelse bir eser kesin okurum bu da aynen öyle hem köy tadında köy toprakalarında geçmiş bir roman bir de bir çok mücadelelerin ele alınışı yok mu özellikle toprağı o güzelim anadolu toprağını yeşertmek için verilen mücadeleleri tam uygun kır abbas muhtar battal, öğretmen rıza karısı gelini hele ki o tatlı yeşer yok mu çok iyi uyarlanmış esere çok tatlı karakterler olay zinciri de harika baen gereksiz tasvirler de olsa kitabın adına yakışan bir eser................. herkese tavsiye edrim................

Kitabın sonuna kadar içim içimi yedi sanki o bağa ben de emek vermişim gibi.Daha fazla dayanamadım ben olsam yakıp yıkardım dedim ki benden sabırlı çıktılar...Hala olanların hırsını ve heyecanını duyuyorum içimde, çok üzülüyorum, en çok da "yandan sürme" olduğumuza üzülüyorum. Bu kitap mutlaka okunmalı, insana çok şey öğretiyor...

Fakir Baykurt'un , toplumsal gerçekçi anlayışla yazdığı Kaplumbağalar romanını zevkle okudum.Türk Köylüsü ,topraktan öğrenip kitapsız bilendir.İşte bu roman bizim köylümüzün öğrendiğini, bir bozkırı yeşertirken nasıl kullandığını gösteriyor.İnsanlar Tozak Köyü'nün purluğundan bir uyanış başlatıyorlar.Köyün ,imamsız ,ağasız, muhtarsız yapısı belki Anadolu köyüyle çelişebilir.Ancak yazıldığı dönem düşünüldüğünde bu sosyalist bakışlı köy modelini bir ideal olarak görüyor ve olgunlukla karşılıyorum.Bu köy sonunda bürokrasiye yenilse de yürekler de uyanışın ve bir anlamda direnişin destanı olarak yerini alacaktır.Romanı salık veririm.

FAKİR BAYKURT TÜRK ROMANINDA SÖZ SAHİBİ OLAN AYDINLIKÇI BİR YAZARIMIZDIR. "YILANLARIN ÖCÜ" ADLI ROMANINA FİLM DE ÇEKİLDİ HATTA. HALKLARIN BİLİNÇLENMESİNDE, KAYNAŞMASINDA, AYDINLANMASINDA VE YÖNLENDİRİLMESİNDE YAZARLARA BÜYÜK GÖREVLER DÜŞÜYOR. BEN ANADOLU KÜLTÜRÜNDE EVDE ŞARAP YAPMAYI YENİ ÖĞRENDİM, BİLMİYORDUM. DEVLETİ OLUŞTURAN DA BİZLERİZ. YANİ DEVLET DEMEK BİZ DEMEK. HEDEF DEVLETE DÜŞMAN ÇOCUKLAR YETİŞTİRMEK OLMAMALI, ÇÖZÜM BURADA DEĞİL BENCE. TABİKİ HAKKIMIZI YEDİRMEMELİYİZ, SONUNA KADAR HAKKIMIZI ARAMALIYIZ. TEŞHİSİ HERKES KOYAR ANCAK TEDAVİYİ HERKES YAPAMAZ DİYE DÜŞÜNÜYORUM.

fakir baykurt kaplumbagalarda suya sabuna dokunmadan kücük bir köy yasantısını ve sistemin tutarsızlıgını okuyucuya en iyi sekilde aktarmayı basarmıs ve halkın tepkisini cok iyi yansıtmıstır fakat köylünün tepkisini sadece bagı yıkmak degilde kitleye yaysaymıs daha basarılı olurmus yinede harika bir kitap