Hama ve Halepçe gibi kentlerdeki insanları biyolojik silahlar ile çoluk çocuk demeden yok eden katı ve acımasız bir diktatör, Amerika Birleşik Devletleri gibi emperyalist ve kural tanımaz bir süper güce kafa tutan bir General, Orta Doğunun nabzını tutan bir devlet başkanı olarak izlediğimiz Saddam Hüseyin şimdi kendi ülkesinde adil olmayan bir mahkeme tarafından yargılanırken ve aslında sadece bir tutuklu iken yine de sert ve mağrur haykırmakta “Irak çok yaşa!” insan elinde olmadan şaşkınlıklar içerisinde seyrediyor bu manzaraları. Bir siyasal kimliğin, dünyanın son diktatörlerinden birinin nasıl ve ne şekilde davrandığını izlerken aslında birçok Saddam var gibi geliyor insana ve kimi zaman hak vermekten de geri kalamıyor insan, aslında yıllarca zalim dediğimiz bu diktatöre. Elbette Saddam Hüseyin’ in yıllar boyunca yaptıkları asla tasvip edilemez, ancak şu an kendisine yapılanlar da tasvip edilecek cinsten değil. Elbette Saddam bir insanlık suçlusu, ancak insanlık suçlularının bile insani hakları vardır. Saddam gerçeğini yazar objektif bir tarzda anlattığı için sanırım diğer birçok Saddam Hüseyin’ i anlatan kitaptan ayrılıyor.