Kitabın orjinal metnini de okudum ve çeviri birebir diyebilirim. Macbeth ve Banquo savaştan dönerler, dönüş yolunda da üç cadıyla kaşılaşırlar, ve cadılar onlara kehanetlerde bulunurlar. Duncan in yanına gittiğinde Macbeth'e yeni ünvanı verilir ve bunu kutlamak için de Macbeth'in Dunsinane tepesindeki kalesinde buluşurlar. Olaylar bu geceden sonra başlar, ilk önce kral Duncan öldürülür ve ardından suçu kapıda onu korumak için bekleyen iki askere atıldığı için onlar öldürülür. Macbeth'in onları hiç göz kırpmadan öldürmesi onların olayı inkar edebilecek olup da yoluna taş koyabilme düşüncesidir.
Ve olaylar gelişir Macbeth halüsülasyonlar görmeye başlar, bu arada Banquo yu da öldürtür. Macduff in kalesindeki herkesi de.. Lady Macbeth uyurgezer hastalığına yakalanır ve sürekli ellerinde kanlar görerek ellerini yıkamaya çalışır, ilk seferler cinayeti işlediklerinde birazcık suyun bu kanı temizleyeceğine inanan Lady Macbeth bu hastalık zamanında Poseidonun bütün okyanuslarının suyu gelsede elindeli kanın temizlenmeyeceğini düşünür. İngiltereden güç alan Duncan'ın oğlu ve Macduff İngiliz ordusuyla Macbethin kalesine saldırırlar burada Macduff, Macbeth'i öldürür. Başta Macbeth, Macduff dan korkmaz cadıların kehaneti yüzünden çünkü cadılar ona bir anneden doğma hiçbir erkek sana zarar veremez demişti ama Macduff normal gününden erken doğan biri olarak (o zaman anne rahmi kesilir ve anne ölürdü, bu sezeryanın başlangıçlarından olup normal doğum sayılmazdı) Macbeth'i öldürür.
Shakespeare yaptığı oyunlarla, benzetmelerle harika bir oyun çıkarmıştır karşımıza.
Ve oyunda Macbeth ve Lady Macbeth'in birbirlerini sevmelerine karşın aslında zıt karakterli olduklarını görebiliyoruz. Ama aralarındaki bağ ve saygı onların beraber hareket edip, olayları beraber ve birbirlerine haber vererek yaşamalarını sağlıyor.