“Peki ama sonuçta umudunuz nedir? Ne bekliyorsunuz? Toprağın baharda yeniden canlanmasını mı?
Denizin ve nehirlerin yeniden balıkla dolmasını mı? Sizin gibi budalalar için gökyüzünden nimet yağmasını mı?”(s.53)
•
Absürdizm. Bir tarafta Sartre, Camus; bir tarafta Beckett. Onlar bireyin ‘eylem yapabilirliğine’ inansın, Beckett bunu inkar etsin.
“... onun insanları içine fırlatıldıkları dünyada değer üretebilme olanağından yoksundurlar; bu nedenle, birey bile değildirler.”(s.10)
•
1953. Godot’yu Beklerken.
1957. Oyun Sonu.
Kelimelerin ‘sıfır noktasına’ yaklaştığı o iki büyük tiyatro metni.
•
Hamm. Kör ve kötürüm.
Clov. Hastalığından ayakta kalmak zorunda. Belki de Hamm’ın hizmetçisi. Belki.
Nell ve Nagg. Anne ve Baba. Sadece!
•
Hamm ve Clov’unki sevgisiz ve zorunlu bir birliktelik. Bir süreliğine. Ne kadar? Bilemeyeceğiz.
•
Cümleler olmayacak. Bol bol sayıklayacaklar. Sonu gelmeyen.
•
Sevecek misiniz? Bilmiyorum. Belki de sanmıyorum. Beckett her metniyle okunası bir adam.