Türkiye’nin tefekkür tarihinin önde gelen isimlerden Cemil Meriç’in özellikle 1940’lı yıllarda Millî Eğitim Bakanı (MEB) Hasan Ali Yücel’in inisiyatifiyle hızlanan Batı ve Doğu klasiklerinin Türkçeye tercüme edilmesi faaliyetleri kapsamında Fransızcadan yapılan bazı tercümelere dair tenkitlerinin ele alındığı bir araştırma ve inceleme eseri. “Tenkitsiz tefekkür olmaz.” sözüyle büyük bir hakikate işaret eden Meriç, eleştirilerini bir kuyumcu titizliğiyle kaleme almıştır. Dehalara mahsus gelgitlerden, MEB Tercüme Bürosu’nun kendisine yaklaşımından veya geçim derdinden olsa gerek bazı tenkitlerinde muhatabına haksızlık ettiğini de belirtmek gerekir. Tenkitleri sebebiyle Tercüme Bürosu’nun Meriç’i ötekileştirmesi belki de çok sayıda muazzam tercümenin yapılmasını engellemiştir. Eser her ne kadar araştırma ve inceleme kapsamında yeterli olsa da edebi, fikri ve siyasi şahsiyetleri hakkıyla anlatabilen Stefan Zweig tarzında yazarlara olan ihtiyaç gün geçtikçe kendini iyice hissettirmektedir.