Halk bilgisi çağdan çağa, kuşaktan kuşağa akıyor. Görünüşte çok şeyin değiştiği sanılıyor, ama bu akışı sağlayan anlatı değişmiyor; olsa olsa, çağın gereklerine göre yeni biçimler kazanıyor.
Anlatma isteğiyle dinleme güdüsü arasındaki bu iletişim, söz'ün kültürel akışıdır. İçimizdeki özlemler dünyasına anlatılarla ulaşıyor; orada, kapısını ancak kendimize aralayabileceğimiz yaratı dünyamızın özgürlüğünü yaşıyoruz. Onun için, duygularımız her gün bir yerden bir yere göçüyor.