Kökleri cahiliyye dönemine kadar uzanan ulus-kabile asabiyeti, Fransız ihtilali'nden sonra 'ulus-devlet' biçiminde yeniden hortlamış, çokuluslu imparatorluklarla birlikte 'İslam ümmeti'nin de parçalanıp yok olmasına ortam hazırlamıştır. 19.yüzyıla kadar 'hastalıklı' yapısına rağmen 'ümmet' olma niteliğini koruyabilen müslüman toplumlar, Batı kaynaklı milliyetçilik kasırgalarının anaforunda 'ümmet bilinci'ni tamamen kaybetmişlerdir. İslam toplumlarının 'ümmet' olma vasfını çoktan yitirdiği ve 'ulus-devlet' hatta 'kabile-devlet' biçiminde küçücük ünitelere ayrıldığı bir dönemde, kuşku yok ki, 'müslüman ümmet'in yeniden nişa ve ihyası, kaçınılmaz bir görev olarak önümüzde durmaktadır.