islam dünyası 20,yy'ın ilk yarısından itibaren ulus devletlerle tanışmaya başladı.kavmiyetçiliği reddeden bir dini mirastan gelen geniş kitleler için bu yaşananlar tam bir travma oldu.artık her müslüman kavim kendi ulusundan gelenlerle modern bir kabile gibi aynı coğrafyayı paylacaklardı,insanlar kendileri dini kimlikleri yerine ulusal kimlikleriyle tanımlamaya başladılar.üstünlüğü ve mutluluğu takvada değil kendi milletlerinin kültürlerinde aramaya başladılar.bu anlayış zaten yeterince bölünmüş bir ümmeti daha fazla parçaya ayırdı.ve müslümanları kendi dininin toplum yapısından,kültüründen,medeniyetinden,sanatından,felsefesinden,yönetim anlayışından gittikçe uzaklaştırdı.işte tüm bu yaşananlar, aslında çok basit görünen,birileri için hala övünç kaynağı olan,ümmetten ulusa geçişin islam dünyasına verdiği zararlardır.ve yazarda bu yanlış düşünceyi ilk islam toplumuna dönerek güzel bir biçimde eleştirmektedir.