Gerek Almanya'da gerek Amerika'da yayımlandığı zaman büyük bir ilgi uyandırmış ve Almanya'da 33.basıma ulaşmış olan bu kitap Suzuki'nin önsözüyle birlikte bugün artık Zen klasikleri arasına girmiştir. Japonya'ya 1924 yılında felsefe profesörü olarak giden ve Zen'le tanışmak isteyen yazar o zamanlar Batılılara kapalı olan Zen'i öğrenebilmek için okçuluk yolunu seçmiş. Bu kitapta, çok sarp ancak belki de o oranda kestirme ve dolaysız görünen okçuluk yolunda nasıl yürüdüğünü, yolda ne gibi güçlüklerle karşılaştığını, ustalığa ve Zen'e nasıl ulaştığını çok rahat ve sürükleyici bir dille, sıkmadan, bilmecemsi ve en anlaşılmaz Zen düşüncelerini bile açıklığa kavuşturarak, gerçeğe yol arayan kimselere ışık tutarak anlatmaktadır. Kitapta, bir Zen sanatı olan Japon okçuluğuyla yurdumuzdaki eski okçuluk geleneği arasındaki benzerliklere değinen bir inceleme yazısı da yer almaktadır.