Geçmişe aralanan kapıdan bir kez girerse insan geri dönemez. Girilen o kapı bizi büyük oranda acıların ve az buçukta olsa güzel şeylerin olduğu bir zamana aktarır. Okumak, dinlemek ve hatta izlemek o kapıyı bize açar.
Maya kendi kapısını dinleyerek açtı; babaannesini, abisini ve Maximillian Wagner’i. Dinledikleri herkesin hayatında olan o dönüm noktasına getirdi onu. İleriye adım atmanın zorluğuyla karşılaştı. Peki zorluklar artık geçmişi sayesinde daha güçlü olan Maya’yı yıldırabilir mi? Hiç sanmıyorum.
Yakın geçmişte olanlara karşı bu duyarsızlığımız milletimizin bir özelliği midir, diyor Livaneli. Daha fazla acı çekmemek için mi olayları sonraki nesle aktarmıyoruz? Aslında bizi yanlışa sürükleyen bilmemek değil midir? Peki bilsek ne değişir?
Satırlarca yorum yapabilirim bu kitaba ama okurken yaşayacağınız o hazzı, heyecanı eksiltmek istemiyorum. Bu yüzden okuyun diyor ve yorumumu burada noktalıyorum.