Tarihte Araplar ve Yahudiler İbrahim, İki Musa, İki Tevrat Hakkındaki Yorumlar

Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
zafer saraç
10.11.2023
Düşman Kardeşler Araplar ve Yahudiler
Tarih, bazen kavimler arasındaki kadim düşmanlıkları ve uzun husumetleri hikaye eder. Birbirlerine olan tutumlarıyla anlam kazanan ezeli mücadelelerin temsilcileri, taraf olmanın hırsı ve nefretin dinamiğiyle öylesine sarmalanmıştır ki sathi değerlendirmelerle olayların hakiki yönü anlaşılmaz. Aslında kalem ahlakının bilincinde olan yazar hakikat arayışındaki okurun derdine derman olur. Bazen yazanın fikrine, ırkına, dinine bakılmaz; çünkü gerçeğin hanesine yazılanlar pazar sergisindeki taze ürünler gibi parlar. Bu aşamadan sonra okur elediği bilgilerden açığa çıkan gerçeğin tarafına geçer.

Araplar ve Yahudiler de yukarda izah ettiğimiz şekilde günümüzde ezeli ebedi düşmanlar olarak bilinir. Aslında olayların kökenlerine inildikçe ele alınan vakıanın zamandan geriye doğru kademe kademe boyut değiştirdiği fark edilir. Zaten tarihe dar bir açıdan bakılırsa günümüzdeki olayların algılanması güçleşir. Bu nedenle yaşanan mücadeleler, çatışmalar ve dostluklar geniş bir bakış açısıyla zamana derinlemesine nüfuz eden yaklaşımla ele alınmalıdır. Ele alacağımız “Tarihte Araplar ve Yahudiler- İki İbrahim, İki Musa, İki Tevrat” ilk aşamada okurda bu hissi uyandırır.

Kitabı yazarın biyografisinden okumaya başlayanların eserin objektif bir bakış açısıyla yazılmadığını düşünmeleri olasıdır. Zira Dr. Ahmet Susa Iraklıdır ve Müslümandır. Yetişilen kültür ortamı ve dini yönelim gibi faktörler yazarın düşüncelerinin içine sindiğinden müellif tarafından savunulan düşünce çoğu zaman okur nazarında sathi değerlendirilerek itibarsızlaştırılır. Ahmet Susa da bunu tahmin etmiş olacak ki Arap-Yahudi ilişkilerinde kendi tezlerini güçlü dayanaklarla sunmaya çalışır. Hatta bazen tamamen Iraklı ve Müslüman değilmişçesine yorumlarına objektiflik katar.

Tabii Susa sadece tezlerini kanıtlamak amacını gütmez. Onun öncelikli amacı 17. yüzyıldan sonra hız kazanan oryantalist bakış açısıyla kaleme alınan Arap tarihlerinin karşısına yerli tarihçiler tarafından yazılan alternatif tarihleri koymaktır. Yani Batılıların sıklıkla taraflı emperyal bir duruşla kalem oynattıkları bir zeminde milletlerin kendi tarihlerini kendilerinin yazması gerekliğini vurgulayan Susa, Arap tarihinin gizli maksatların tahakkuk edilmesi uğruna kişisel siyasi yorumlarla dünyaya servis edilmesini istemez.

Aslında Susa eserinin girişinde mücadele etmek zorunda olduğu yapının gücünü kabul eder. Günümüzdeki Yahudi tezlerinin sahibi olan Siyonistlerin güçlü enformasyon ve bilgi çarpıtma aracılığıyla hakikati görünmez kıldığını vurgular. Bu yüzden hakikati bulmayı kendine amaç edinen Susa, eserinin, uzun yıllar boyunca yaptığı çalışmaların ürünü olduğunu da vurgulamaktan geri kalmaz. Zaten ele alınan olayın tarihi açından derin köklerinin olması, yapılan çalışmanın uzun süreli ve yorucu olduğunu kanıtlamaktadır.

İlk aşamada eserde birçok açıdan hakim tarihi argümanların çürütülmeye çalışıldığı görülür. Bu amaçla ilişkilerin en derin köklerine inilir. Fakat bundan yaklaşık en az 4000 yıl önceki dünyayı; esatir, mitoloji, hurafe ve yozlaşmış bilgilerin bıraktığı tortulardan tam manasıyla anlamak mümkün değildir. Bu şekilde boz bulanık suda balık avlamak ise ilkçağ uygarlıklarının izlerini iyi sürmekle mümkündür. Yazar da bu fark etmiş olacak ki Arabistan havzasında meydana gelen göçler ve göçler sonucunda oluşan siyasi otoritelere dair bilgileri sunarak eserine başlar. Bunun önemi metnin ilerleyen kısımlarından anlaşılır. Şöyle ki elbise biçer gibi toprakları kendi ana yurtları ve kadim vatanları diye nitelendirenlerin aslında sahip olduklarını düşündükleri toprakta misafir oldukları ortaya çıkar. Üstelik tam tersinin de vuku bulduğu da görülür.

Yazar, siyasi tarihe ilişkin görünümü ortaya koyduktan sonra, bütün dikkatini Tevrat’a yöneltir. Aslında yazarın bu seçimi karşıtlarının yaklaşımı ile ilgilidir. Yazarın çürütmeye gayret ettiği tezlerin ana kolonları Tevrat’ın üzerinde yükselir. Dini metinlerin eleştiri kabul etmez yapısı Susa’nın öne sürdüğü fikirler sayesinde yıkılır. Kabaca bir tenkitle bile içerdiği tezatlar sayesinde hükmü geçersiz kılınan Tevrat, yazarın güçlü argümanlarının karşısında duramaz. Yahudi cephesinin savunduğu tezlerin direkt Tevrat’la oluşturduğu çelişkiler ise oldukça şaşırtıcıdır.

Üstelik Tevrat kendi çağdaşı olan metinlerle ve arkeolojik bulgularla karşılaştırılır. Sonuç gerçekten ilginçtir. Zira Tevrat, yazıldığı dönemin izlerini taşıyan kaleme alındığı coğrafyanın edebi, mitolojik, dini, hukuki bir kompozisyonu gibi kendisini gösterir. Dönemin yazın ürünleriyle manidar benzerlikler ve farklılıklar ise Tevrat’ın güvenirliliğine halel getirecek derecededir. Bunları uzun uzun anlatan Susa; üç dönemin önemine dikkat çeker: MÖ 19. Yüzyılda İbrahim Peygamber dönemi, MÖ 13. yüzyılda Musa Peygamber dönemi ve Tevrat’ın yazıldığı Yahudilerin Babil’deki sürgün dönemi MÖ 6. yüzyıl. Bu üç dönem ayrı bölümlerde detaylı bir şekilde anlatılır. Bu şekilde Tevrat’ın kronolojik yanlışları da ortaya koyulur. Ayrıca üç dönem arasındaki kopukluklara dikkat çekilir.

Eser kronolojiyi netleştirirken etnoloji ve dilbilimsel verilerden üst düzeyde faydalanır. Çünkü metinlere bilimsel nitelik kazandıran bu kanıtların güçlü sunumu erbapları için çok şey ifade eder. Yukarda bahsedilen üç dönem eldeki veriler paralelinde karşılaştırıldığında üç dönemin birbirinden bağımsız olduğu, İbrahim Peygamber ve Musa Peygamber kavmi ile Yahudiler arasında bir rabıta bulunmadığı, Musa Peygambere indirilen Tevrat’la MÖ 6. Yüzyılda Yahudiler tarafından yazılan Tevrat’ın aynı olmadığı ortaya koyulur. Çelişkiler o kadar yoğundur ki yazarın eserinde bahsettiği gibi iki İbrahim, iki Musa, iki Tevrat ortaya çıkar.

Ezber bozan tespitleriyle birlikte Susa kullandığı kaynaklarda çeşitliliğe dikkat eder. Özellikle Yahudi olmasına karşın farklı düşünen yazarların fikirlerine önem verir. Bununla beraber tarih öncesi dönemde yazılmış tabletler ve hiyeroglifleri kullanmaktan imtina etmez. Bu tarz kaynakların izini sürmek ve bu kaynakları günümüzün tarih anlayışıyla bağdaştırmanın olası güçlüklerine rağmen Susa bu işin altından layıkıyla kalkar.

Eser her ne kadar köklerle ilgilenmiş olsa da günümüze yakın dönemi anlatmaktan geri kalmaz. Özellikle Yahudi tezlerinin hız kazanmaya başladığı İsrail devletinin kurulmasına varan dönem tüm yönleriyle anlatılır. Kitabın yedinci ve sekizinci bölümü bahsedilen konulara ayrılırken günümüzde yaşanan problemlere ilişkin önemli bilgiler satır arasında okura sunulur. Fakat bu nitelikli bilgi sunumuna karşın Osmanlı-Arap ilişkileri konusunda yazar suskundur. Bölgede yaşanan hadiseler ve Arap İsyanı gibi olgulara yer verilmez. Ortadoğu’da Osmanlı’nın el çekmesine neden olan durumun sebeplerine pek değinilmez. Sadece Abdülhamit’in toprak satışına karşı çıktığı bilgisi verilir. Oysaki bölgedeki istikrarsızlık Osmanlı sonrasında ortaya çıkar, yazarın Osmanlı öncesi ve sonrasını karşılaştırması olayların daha net anlaşılmasını sağlayabilirdi.

Sonuçta, tarihi olayları anlamak için çapraz okuma yaparak olayların taraflarını karşılıklı okumak gerekir. Fakat konu Doğu-Batı olunca Batı’nın sınırsız üretkenliğine karşın Doğu’nun kendini anlatmaktan geri kaldığı görülür. Arap Yahudi ilişkilerinde de bu durumun sıkıntıları söz konusudur. Fikir ahlakına sahip, hakikatin peşindeki Yahudiler olmasa karşıt görüşe dahi rastlanmayacak bir alanda bazen fikri kısırlığın olduğu tarafı dinlemek erdemdir. Arapların haklı serzenişlerini dinleyen sundukları kanıtları onaylayan yazarların varlığı bu nedenle şaşırtıcı değildir. Susa’nın verdiği bilgileri çürütmek de öyle kolay değildir. Sadece bilimsel manada sessiz kalmış Doğu’nun Batı karşısında sesini yükseltmesi bile gerçeğin ortaya çıkmasının önünü açar. Karşı çıkılmayan yalanın doğru kabul edilmesi olasıdır. En nihayetinde Yahudileri ya da Arapları haklı çıkarmaktan ziyade hakikati ortaya koymak ana hedef olmalıdır.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
UMUT GÜNER
16.03.2023
Ezberleri Bozmakla Kalmıyor Adeta Yıkıyor!
Dr. Ahmet Susa tarafından yazılan "Tarihte Araplar ve Yahudiler İbrahim, İki Musa, İki Tevrat” adlı eser teoloji ve ilahiyat alanlarında pek çok ezberi bozan sarsıcı bir çalışma. Geleneksel literatürdeki dini bilgilerin ve tarihi anlatıya dair var olan bilgilerimizi sorgulayan ve düşündüren bir özelliğe sahip.

Genel tarihi kabulde Araplar ile Yahudi halklarının akraba olması, benzer siyasi ve kültür çevresinden oldukları savı yaygındır. Fakat Dr. Ahmet Susa’nın bu çalışması bu gibi genel kabulleri tarihi kaynaklardan hareketle ele alıp irdeleyen ve yıkan bir eserdir.

İki halk arasındaki tarihi ortaklık, kadim gelenekler, kutsal kitapların ve zihin dünyasının benzerliği hususunda merak ettiğiniz bütün soruların cevabını bu kitapta bulabileceksiniz. Sayfa sayısı bakımından da oldukça hacimli olan bu eser yararlandığı referans kaynaklarla bu konuda hala aşılamamış bir seviyededir. Başta ilahiyat ve dini ilimler alanında çalışmalar yürüten akademisyenler, araştırmacılar ve öğrencilerin başucunda bulunması gerekmektedir.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
pogy269
03.10.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Yahudi ve Araplar arasındaki ilişkiye geniş bir şekilde bakan nitelikli bir eser. Kolay bir şekilde bitirebilecek bir kitaptan ziyade bir başucu kitabı olmalı.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Seyid Jarayev
13.07.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Araplar ve Yahudiler hakkında ilginç bilgiler var.Arapları daha bir öne çeken kitap olmuş ama genellikle içerdiği bilgiler açısından çok güzel,okunmalı.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
H.ufuk Yalçın 18.12.2012
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Gerçekten de Bir Arap milliyetçisinin yazdığı bir kitap gibi geldi bana da.Bütün kitap boyunca tarihin başından beri arapların olduğu söyleniyor ki, bu tarihsel verilerle çelişiyor.Çok okunmasını tavsiye edeceğim bir kitap değil açıkçası...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (5)
Hayır (4)
Bu Yorumu Yanıtla
berfak 09.02.2009
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Arap yazar biraz arap milliyetini ve arapçayı bilimsellikten uzak yorumlamış.Kitapta geçen tarihsel veriler doğru ve bilimsel gerçekler fakat araplar da bugüne arap olarak gelmedi tabiki arapça da.Aramiler ve daha öncesi ele alındığında ortadoğunun nasıl şekillendiği görülüyor .Arkeoloji bunların hepsine cevap veriyor aslında.Tek tanrılı dinlerin bugüne gelişi aslında bu kültürlerin bir etkileşimi ve bu kitabın özü de bu.Sümerler den Akkadlara tüm eski kültürler beslemiş bu yapıyı. kitapta yahudilerin ve yahudiliğin fiyaskosu belgeleriyle sunulmuş ayrıca arkeolojik veriler yani çivi yazılı tabletler ve bulunan eski yazıtlar konuyu netlemek için harika bir evrensel veritabanı.Kitapta bunlardan gerektiğince bahsetmesi çok iyi olmuş ,bu konu da yazılmış temel eser diyebiliriz.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (23)
Hayır (6)
Bu Yorumu Yanıtla
kambur 27.07.2007
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Yazar,kendi etnik kimliğinin etkisinde biraz kalmış olduğu hissini vermiş olsada,gerçekten bilimsel açıdan kuvvetli ve sağlam temellere dayanarak ve kendinden emin bir kitap hazırlamış.Çok büyük keyif ve merak içerisinde bir solukta okudum desem yalan olmaz.Çevremizde yoğun birşekide yapılan propagandalarla(yazılı ve görsel basın,sinemalar,tiyatrolar,kitaplar vs.gibi...)birçok konu gerçeklerden saptırılarak çok kolay bir şekilde insanlara empoze edilip inandırılabiliyor.İşte yazar da bunu yani o hep anlatılan, o hep bildiğimiz yahudilerin köklerinin Hz.İbrahim peygambere kadar gittiği ve onun torunu Hz.Yakup(israil) un soyundan geldikleri hikayesinin aslında öyle olmadığı,yani tanrıları Yahve nin kendilerinin seçmediği Hz.Musa nın mısırdan çıkışta yanındakilerin israiloğulları olmadığını birçok bilim adamının yorumları ve eldeki arkeolojik bulgular ışığında aydınlatıp bizlere sunuyor.Herkesin kesinlikle okumasını tavsiye edeceğim bir kitap..
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (10)
Hayır (3)
Bu Yorumu Yanıtla
konuralp38 05.04.2012
Fazla vaktiniz yoksa okuyupta zamanınızı harcamamanınız lazım olan kitap. Aşırı bir Arap milliyetçisi nasıl olur. Gözleri nasıl hiç bir şeyi görmez. Nasıl saçma sapan kararlar verir örnek teşkil ediyor. Yazar Müslüman mı bilmiyorum. Filistinli olup içlerinde Hristiyan olanlarda var Edward Said gibi. Ama eğer müslümansa sırf bu kitapla kendi dinini inkâr etmiş oluyor. Bir nevi küfre giriyor. Hz. İbrahim'i saygı ile anarken Hz. Musa gibi ulul-azm bir pegamberi Bir Mısır firavununun generali derekesine indiriyor. Rene Guenon bu kitabı görseydi hiç düşünmeden çöpe atardı. Tarihselciliğin alasını yapıyor yazar. "Alıntılama" masalını evirip çevirip söylüyor. Yazarın Tevrat'ın uydurma olduğunu belirtirken söylediği saçmalıklar Kur'an için bile geçerli olabilir. Bunu ya görmezlikten geliyor. Ya da hakikaten ateist bir insan Tevrat'ı yalanlayayım derken arada gizlice Kuran'ı da yalanlıyor. Mesela Tevrat'ın Tufan hadisesini Sümer kaynaklarından aldığını oradan kopyaladığını iddia ediyor. Halbuki aynı hadise Kuran'da da geçiyor. Bu sebeple Kuran'ın da ya Tevrat'tan yada Sümerlilerden almış olabileceği gibi sapık bir düşünceye yol açıyor yazar bilerek yada bilmeyerek.

Kitaptaki tarihsel bilgilerin büyük çoğunluğğu güvenilir olmakla beraber yazar her yerde Arap milliyetçiliğini konuşturmuş. eğer çekinmese -ki onuda çekinmeden satır aralarında iddia ediyor- Hz.Adem'in de arap olduğunu söyliyecek. Bir anokronizm yaşadığının farkında değil. Dediği çağda Arap diye bir ırk oluşmamıştı mesela.

Ayrıca kitaptaki en büyük handikap bence Kuran'da açıkça Hz.Musa kavminden bazen yahudi bazen israiloğulları diye bahsedilirken yazarın bunu görmezden gelmesi. Güya Hz.Muısa'nın kavmi ayrılıkçı Kıpti mısırlılarmış. İsrail oğulları her nasılsa göya kaybolup gitmiş. Halbuki bunu dayandıracak hiç bir delil serdetmiyor. İki üç ateist yazarın saçmalıklarını delil diye sunuyor

Hz. Süleyman ve Davud'a Kahin demesi de ayrıca İslamın 6 iman şartını ihlal demek.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (6)
Hayır (6)
Bu Yorumu Yanıtla
tmutlu29 23.03.2012
almak ıstemezken sıddetlı tavsıye uzerıne aldım bana kıtap tavsıye et dıyene bu kıtabı rahatlıkla tavsıye edebılırım ıkı amcacocugu yalanına temelsızce ınanmışız yahudılerı de dev aynasına bakmaktan alıkoymuş bu kıtap ozellıkle hem arap hem yahudı tarıhıne objektıf delıllerıyle ve arkeolojık bulgularla ortaya koymuş tek zayıf tarafı arap milliyetçiliğinden kendini alamamış yazar
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
bu çarpıtılmış tarih tokat gibi yüzüme vurdukça acı duyacağıma uyanıyorum neden bilinmez ama israil oğullarıyla bugün ki yahudileri aynı halk bilirdim bende.araplarla yahudileri amcaoğullaı olarak biliyordum.bu kitap tüm düşüncelerimdeki bilgi birikimini alt üst etti.ibrahim peygamberin yahudilerle alakası olmadığını musanın bugünki yahudilerin değil yakubun torunlarının peygamberi olduğunu bildim.
ve artık herkesin şunu iyice bilmesi gerektiğinide cam kulade otururken israil devleti karnının zayıf noktasının yahudiliğin onları birleştirici değil günü geldiğinde osmanlıyı yıkan değişik halkların israilide yıkacağı .okunması mutlaka gerekli bir kitap...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (9)
Hayır (3)
Bu Yorumu Yanıtla