Toplam yorum: 3.078.622
Bu ayki yorum: 5.500

E-Dergi

UMUT GÜNER

İstanbul doğumlu, aslen Selanik-Drama mübadil bir ailenin evladıdır. İlk, orta ve lise eğitimini İstanbul Tuzla’da tamamlamıştır. Üniversite eğitimini ise Balıkesir Üniversitesi Tarih Bölümü’nde tamamlayarak buradan mezun olmuştur. Yüksek Lisans eğitimini ise Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ortaçağ Anabilim Dalı’nda tamamlamıştır. Uzun yıllar muhtelif vakıf, dernek ve organizasyonlarda toplumsal, kültürel ve entelektüel faaliyetler içerisinde bulunmuş, dergi ve gazetelerde makaleler ve popüler tarih yazıları yazmıştır. Uluslararası hakemli dergilerde yayınlanmış makaleleri ve kitap çalışmaları bulunmaktadır. Ortaçağ Tarihi, Sosyal ve Siyasî Organizasyonlar, Devlet, Siyaset ve İktidar Felsefesi ile Politik Kuramlar alanlarında akademik ihtisas çalışmaları yürütmektedir.

Umut Güner Tarafından Yapılan Yorumlar

Gumilev'in bu eserinde, diğer kitaplarında olduğu gibi, farklı disiplinler etkili bir biçimde entegre edilmiştir. Siyasi anlatının yoğunluğu yerine, tarihsel bilgiler dengeli bir şekilde çeşitli yardımcı bilimlerden alınmıştır; özellikle yazarın coğrafya bilgisi oldukça dikkat çekicidir. Yüzyıllar boyunca gerçekleşen coğrafi ve atmosferik değişimler, neredeyse bir hava durumu raporu gibi sunulmaktadır.

Satırlarda sıkça geçen kavim ve yer adları, yazarın İç Asya tarihindeki uzmanlığını vurgular. Asya'daki kavim ve yer adlarının çeşitliliği göz önüne alındığında, bazı konuların net bir şekilde sunulmasının zorluğu anlaşılır. Ancak Gumilev, isimlendirmelerin filolojik ve kültürel kodlarını ortaya koyarak bu zorluğu aşar. Milletlerin genetik kodlarını sıfırlayan kültürel ve sosyolojik isimlendirmelere dair tespitler, yazarın güçlü bakış açısını kanıtlar. Özellikle diğer kavim ve gruplar tarafından hızla benimsenen Tatar etnoniminin izleri, Asya haritasındaki etnik evrimin karanlık bölgelerine ışık tutar.
Kafkasya, o eşsiz coğrafyasıyla büyüleyici bir bölgedir. Hazar Denizi ile Karadeniz arasında yükselen görkemli dağ sıralarıyla çevrili olan Abhazya, Adigey, Kabardey, Karaçay-Malkar, Osetya, Çeçen-Inguş ve Dağıstan gibi ülkeler, bu topraklarda ev sahipliği yapar. Kafkasya'nın tarihinde, Yunan-Roma-Bizans medeniyetleri ve Ön Asya medeniyetleri, sadece Türk ve Hint-Avrupa kavimleriyle sınırlı kalmayarak, etnik ve sosyo-kültürel yapıyı şekillendirmede önemli bir rol oynamıştır. Bu güçlü etkiler, yerli kavimlerin etnik ve kültürel dokusuyla bir araya gelerek, yeni bir sosyo-kültürel kalıbın doğuşunu müjdeler.

Kafkasya'nın halkları, yalnızca etnik olarak değil, kültürel anlamda da birbirleriyle kaynaşma eğilimi göstermektedir. Geleneksel hukuk sistemleri ve aile yapıları, feodal ilişkilerin ve toplumsal tabakalaşmanın izlerini taşır. Eski mitolojik inançlar ve dinsel uygulamalar, Kafkasya halklarının çoğunda çok tanrılı inanç sistemine dayanır. Ancak 6. yüzyıldan itibaren bölgede yayılan Hristiyanlık, tüm Kafkasya halklarının eski dini inançlarında belirgin bir değişim yaratmıştır. Zamanla, Hristiyanlık, Kafkas toplumlarının eski çok tanrılı inançlarıyla kaynaşarak semavi özelliklerini yitirmiştir. 8. ve 19. yüzyıllar arasında ise çoğu Kafkasya halkı İslam'ı benimseyerek farklı bir dini kimlik kazanmıştır.

Bu uzun tarihsel süreç içinde, Abhaz-Abazin, Adige, Karaçay-Malkar, Oset, Çeçen-İnguş, Lezgi, Avar, Kumuk, Lak, Dargı gibi halklar, etnik ve sosyo-kültürel yönden birbirleriyle iç içe geçerek akraba milletler haline gelmiştir. Bu nedenle, onları sadece ırk veya etnik köken temelinde sınıflandırmak ve farklı milletler olarak değerlendirmek bilimsel olarak doğru değildir. Kafkasya halkları, dil gruplarına göre sınıflandırılarak daha iyi anlaşılabilir ve çeşitliliklerinin zenginliği daha iyi kavranabilir. Kafkasya'yı tüm yönleriyle anlatan kıymetli bir eser olduğunu vurgulamak isterim.
Edouard Chavannes'in "Batı Türkleri / Çin Kaynaklarına Göre" kitabı, Batı Türkleri'nin tarihini ve Çin kaynaklarındaki yerlerini inceleyen bir çalışmadır. Kitap, Çin kaynaklarındaki Batı Türkleri hakkındaki bilgileri derler ve bu bilgileri analiz eder.

Kitapta, Batı Türkleri'nin kökenleri, göçleri, siyasi yapıları, sosyal hayatları, ekonomik durumları ve kültürleri gibi konular ele alınır. Bu konular, Çin kaynaklarından gelen bilgilerin ışığında incelenir ve Batı Türkleri'nin tarihi hakkında daha net bir resim sunar.

Kitap ayrıca, Çin kaynaklarındaki Batı Türkleri hakkındaki farklı görüşleri ve Çin kaynaklarının Batı Türkleri hakkındaki güvenirliğini de ele alır. Yazar, Çin kaynaklarının Batı Türkleri hakkındaki bilgilerinin genellikle çarpıtılmış veya yanlış olduğunu belirtir ve bu nedenle Batı Türkleri'nin tarihi hakkında kesin sonuçlara varmak için birden fazla kaynağı incelemenin önemini vurgular.

Sonuç olarak, Edouard Chavannes'in "Batı Türkleri / Çin Kaynaklarına Göre" kitabı, Batı Türkleri'nin tarihine ve Çin kaynaklarındaki yerlerine ilişkin önemli bir çalışmadır. Kitap, Çin kaynaklarındaki Batı Türkleri hakkındaki bilgileri bir araya getirir ve bu bilgileri analiz ederek Batı Türkleri'nin tarihi hakkında daha net bir resim sunar.
Moğol İmparatorluğu, 13. ve 14. yüzyıllarda geniş bir coğrafyayı kapsayan ve Batı Avrupa'dan Çin'e kadar uzanan büyük bir imparatorluktu. Moğol İmparatorluğu'nun Batı Avrupa ve İslam dünyasıyla olan ilişkileri, bu coğrafyalarda birçok etki yarattı.

Kitap, Moğol İmparatorluğu'nun Batı Avrupa'daki etkilerini, özellikle Moğolların Avrupa'nın doğusunda ve Orta Avrupa'da etkili oldukları dönemleri inceler. Moğolların Avrupa'yı istila etmeleri ve farklı kültürlerin bir araya gelmesi, Batı Avrupa'da yeni sanat, mimari ve teknolojilerin ortaya çıkmasına neden oldu.

Ayrıca kitap, Moğol İmparatorluğu'nun İslam dünyasına etkilerini de ele alır. Moğolların İslam dünyasını istila etmeleri, bu coğrafyadaki sosyal, siyasi ve kültürel yapıları değiştirdi. Moğollar, İslam dünyasında yeni bir düzen kurarak, ticaret yollarını açtılar ve bilim ve teknoloji alanında gelişmelere katkıda bulundular.

Kitap, Moğol İmparatorluğu'nun Batı Avrupa ve İslam dünyasıyla olan ilişkilerini, tarihi bir bakış açısıyla ele alarak, bu ilişkilerin sosyal, siyasi ve kültürel etkilerini inceler.
Taşkent Üniversitesi Filoloji Akademisi’nde öğretim üyeliği yapan yazarlar, Turan'ın Alp Kızları ve İpekyolu Efsaneleri adlı iki farklı kitabı bir araya getirerek tek bir kitap olarak yayınladılar.

Musine Galima'nın Turan'ın Alp Kızları adlı çalışması, gerçek tarihi olaylardan esinlenerek oluşturulmuş ancak zamanla efsanelere dönüşen büyük Türk kadınlarının hikayelerini anlatan bir Özbek-Türk halk edebiyatı araştırmasıdır. Bu kitap, Türk kültür tarihinde kadının konumunu ve toplumsal hayattaki eşitlik mücadelesini vurgulayan önemli bir akademik çalışmadır.

Mamatkul Coreyeff'in İpekyolu Efsaneleri adlı kitabı ise Orta Asya Türk halklarının belleğinde yaşayan ve kuşaktan kuşağa aktarılan Türk halk efsanelerini ansiklopedik bir şekilde ele alan bir çalışmadır. İpekyolu Efsaneleri, Tanrı Dağı'ndan Süleymaniye'ye kadar uzanan coğrafyalarda Türk halk inançlarına dayanan bir anlatı örgüsü sunmaktadır.

Türk tarihinin erken dönemlerinde var olan kadın figürleri ve kadın olgusuna akademik bir bakışla bakmak isteyenler için ilk başvurulacak referans eserlerden birisidir.