Toplam yorum: 3.253.599
Bu ayki yorum: 5.625
E-Dergi
Ayla YİĞİTOĞLU Tarafından Yapılan Yorumlar
Ahmet Ümit'in yazdığı ilk roman olan "Sis ve Gece" ,Yunanistan'da da yayımlanarak yabancı dile çevrilen ilk Türk polisiye romanı olmuş. Roman 2007 yılında Turgut Yasalar tarafından aynı adla sinemaya da aktarılmış.
İstihbarat teşkilatının çalışanı olan Sedat evli ve iki çocuk babasıdır.Babası gibi gördüğü amiri öldürülür.Ardından kendisi de bir suikasta uğrar.Mine isimli bir Resim bölümü öğrencisiyle yasak aşk yaşar.Mine daha sonra hoşlandığı eski bir örgüt üyesi Fahri yüzünden Sedat ile olan ilişkisini bitirmek ister ve Mine esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolur.Sedat'a suikastı düzenleyen de Fahri dir.Mine'nin evsahibi Madam Eleni'nin zihinsel engelli kızı kaçırılmak istenir.Kız Mine'ye benzemektedir.Mine o yüzden mi kaçırıldı,yoksa Fahri mi kaçırdı,iki aşk arasında kalan kız kendisi mi ortadan kayboldu? bütün bu soruların cevabı kitapta.
MİT içindeki fikir ayrılıkları,teftişler, örgüt evlerine yapılan baskınlar ve daha fazlasına yer verilmiş kitapta.Keyifli okumalar.
Kitap merak uyandıran bir olayla başlıyor. Akademisyen olan Bluma Lenon’un, bir kitapçıdan Emily Dickinson Şiirleri'nin eski baskısını alması ve ilk köşe başında tam ikinci şiiri okumaya başladığında bir arabanın altında kalıp ölmesiyle başlıyor.Yerine geçen derslerine girecek olan bir meslektaşı , Bluma'nın üniversitedeki masasının üzerinde Uruguay pulu olan bir zarf buluyor.Zarfın içinden çimento kaplı Joseph Conrad'ın Gölge Hattı adlı kitabı çıkiyor. Eser ,kitabın üzerinde Bluma’nın yazdığı ithaf yazısında adı geçen Carlos'un izini sürmesiyle devam ediyor.
Bu kitapta yirmi bin civarı kitaba sahip, kitaba verdiği paraya acımayan ve garajını kitapla doldurmak için arabasını arkadaşına hediye edecek kadar kitaplarını seven ,hatta birbiri ile kavgalı yazarların kitaplarını aynı raflara koymayacak kadar titiz davranan bir adamın hikayesini okuyoruz.
Japon edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen "İnsanlığımı Yitirirken" ; 1909 – 1948 yılları arasında yaşayan yazarın son eseridir.Osamu Dazai'nin kendi hayatından izler taşıyan otobiyografik bir romandır. Yazarın gerçek ismi Tsushima Shüji olup eserlerinde mahlas kullanmıştır.
Romanın kahramanı Yozo, çocukluğundan beri, ailesinden ve çevresinden gördüğü sevgi ve ilgiden yoksundur. .Hiçbir zaman kendi kararlarını kendisi veremeyen ,yemek yemek isteyip istemediğine bile ailesi karar veren bir kişidir.Bu durum, onun kendini değersiz ve yalnız hissetmesine neden olur.Yozo’nun travmatik çocukluk deneyimleri, çalışanları tarafından istismara uğraması,ailesi ve toplum tarafından kabul görmemesi gibi faktörler, onun kendini dış dünyaya kapatmasına, intihara meyilli ve alkolik bir birey olmasına neden olur.
Bol psikolojik tahlil içeren bir eser.
Sinan Akyüz’ün Bosna gezisi sırasında, yaşanan katliamın tanığı olan bir kadından dinlediği gerçek bir hayat hikayesinden alınmıştır. Roman Sırpların Bosna Hersek’lilere yaşattığı soykırımı tüm gerçekliğiyle anlatıyor. Boşnaklara yapılan eziyetleri okurken gözyaşlarınızı tutamayacaksınız.Özellikle romana ismini veren " İncir Kuşları" nın olayının anlatıldığı bölümde boğazınız düğümlenecek.
Dışarıdan bakıldığında birbirine sımsıkı bağlarla bağlı(!) bir ailenin, her hafta cuma günleri aile yemeğinde toplanan yaşlı bir baba, bunu görev olarak gören üç oğlu ve eşlerinin hikayesini okuyoruz. Gerçeklerin er yada geç ortaya çıkma gibi bir huyu vardır.Sayfalar ilerledikçe sırları iplik yumağı gibi çözülüyor.Kitapta dokuz karakter var.Her bir karakterin iç sesini,yaşadıklarını, söyleyemediklerini okuyoruz.Olayları her bir karakterin ağzından duymak, onların bakış açısıyla görmek,yeri geliyor karaktere duyulan kızgınlığı hafifletiyor
Sırlar çözüldükçe yazar;aynı çatı altında yaşamanın karı koca olmaya yetip yetmediğini , ailelerin çocuklarının adına verdikleri kararların hayatlarını nasıl etkilediğini,sevgisiz ortamda büyüyen çocuğun kendi çocuklarına da sevgi veremediğini,yıllar geçsede kalplerdeki yangının külünün yeniden yandığını akıcı bir dille anlatmış.