E-Dergi

Granada da dünyaya gelmiş Hasan'ın Roma da vaftiz edilerek Leo olmasına kadar geçen sürede Endülüs, Fas, Tunus, Kahire, İstanbul ve Roma da geçen hayatını kaleme almış yazar.

Volga, modern klasikler dizisinin kitaplarından birisi. Konu olarak Lyubov adında 16 yaşındaki genç bir kızın, yapmış olduğu deniz seferinde yaşadıkları anlatılıyor. Kozasından çıkıp dış dünyayı keşfetmeye çalışan, etrafında olup biten her şeye merak duyan, daha önce hissetmediği duyguları fark edip kendini tanımaya başlayan, masum bir kızın öyküsü… Yazar kitapta 16 yaşındaki ergenlik döneminde olan genç bir kızın; hayata bakış açısını, arkadaşlarıyla olan ilişkilerini, olaylar karşısında verdiği tepkiler, hayalleri, hayattan beklentileri, daha önce yaşamadığı duygular, bilmediği gerçekler, öğrenme isteği… bunların hepsine ayrı ayrı kitapta yer verilmiş.

Bahar ve Kelebekler adlı eserde 18 hikaye bulunmakta. Kitabın ilk hikayesi olan Bahar ve Kelebekler yaşlı bir kadın ile onun, torunun torunu arasında geçen olaylar anlatılmıştır. İki farklı neslin arasında ki düşünce farklarını, hayata bakış açılarını keskin bir uçurumla nasıl ayrıldığını anlatmaktadır. Hikaye ne kadar realist olsa bile mizahi yönü çok fazla...

Hatice Hanım, genç yaşta dul kalmış zengin bir hanımcağızdı. Göztepedeki köşkünde hizmetçileri ve evlatlığı ile temizlik ve namus üzerine kurulu bir düzende yaşıyorlardı. Daha doğrusu Hatice Hanım böyle olduğunu düşünüyordu. Güzeldi, tombuldu, cıvıl cıvıl bir şeydi. Ama çok kısa olduğu için evin içinde bile hep bir karış topuklu ayakkabılarla gezerdi. Bir süre sonra bu yüksek topuk merakı onu hasta etmişti. Doktor tavsiyesiyle yüksek topuklu ayakkabı giymemeye karar verir.

İşte bir zamanlar huzur üzerine kurulu köşkün düzeninin, yüksek topuklu ayakkabılar çıkınca hiç de öyle olmadığını anlar.

Madam Ranevskaya yurtdışında geçirdiği beş senenin ardından kızıyla birlikte memleketine geri döner. Bu dönüşleri şatafatlı yaşamlarının da sonu olacaktır. Savurganca yaptıkları harcamalar, düzenledikleri eğlenceler ve aldıkları borçlar yüzünden iflasın eşiğine gelmişlerdir. Çalışanlarının maaşlarını bile ödeyemezken bu gösterişli yaşamlarına devam ederler. Sonunda ellerinde bir tek şey kalır, vişne bahçesi.