E-Dergi

Ken Follett, kitaplarında tarihi kurguyu çok iyi kullanan yazarlardan biri. Ancak bu kitabı beklentilerimin biraz uzağında kaldı. Kitabın konusu ve içeriği çok güzel ama okuduğum diğer Ken Follett kitaplarının yanında biraz sönük kaldı. Sanırım beklentilerimi karşılayacak bir atmosfer bulamamış olmamdan kaynaklanıyor ya da mükemmel denebilcek kitapların arkasından okuyunca aynı tadı alamış olabilirim. Gene de okumak zaman kaybı değil çünkü kitabın konusu gerçekten çok güzel ama biraz daha iyi işlenebilirdi.

Günümüz Amerikan aşklarını anlatan bir kitap. Kitabın içeriğini anlatmaya gerek yok ama sanırım ben tarihi aşk romanlarını daha çok seviyorum. Kötü bir kitap mı; değil ama çok iyi bir kitapta değil. Karakterler, bildiğimiz Amerikan esprileriyle çokta ilginç olmayan bir dizi macerayı yazarın anlatımıyla canlandırıyorlar. Öylesine okuyup geçtiğim, çokta haz almadığım bir kitap oldu.

Edgar Allan Poe'yi okumak insanda karmaşık duygular yaratıyor. Bazen hiçbir anlam çıkaramadığınız bir öyküden sıkılırken, bazen de öyle bir öyküyle karşılaşıyorsunuz ki, anlatmaya sözcükler yetmiyor. Edgar Allan Poe'nin öyküleri, kolay, anlaşılr ve akıcı değil ama öyle değişik ve sıradışı ki her türlü tanımlama anlamsız kalıyor. Poe'yi Poe yapanda belki bu yönü. Ölmeden önce okunması gereken 1001 kitaptan biri olan bu kitap kütüphanenizde yer almayı sonuna kadar hakediyor. Çok beğendiğim öykülerden bazıları ise şöyle: Marie Roget' nin Sırrı, Kuyu ve Sarkaç, Gammaz Yürek, Altın Böcek, Kara Kedi, Diri Diri Gömülüş, Tuhaflık Meleği, Gözlük, Uzun Sandık...

Cinayet masasında çalışan ve psikolojik sorunların boğduğu bir başkomiserin kendi iç dünyasına ilişkin çözümsüzlükleri, sıradışı bir katil olan Ret-Kit'in ortaya çıkmasıyla zirve yapar. Hayata küsmüş ve hep kendiyle kavgalı ani-kahramanımız, kendisi gibi hayatın şamarını yemiş bir katile karşı neler yapacaktır? Müthiş bir kovalamaca, mükemmel bir kurgu, ters köşeye yatıran siyasi mesajlarıyla nefis bir polisiye roman. Tavsiye ediyorum.

İlk okuduğumda kesinlikle bu kitabın filmi çekilmeli demiştim ve bu kalitede bir kitabın böylesine az ilgi görmesine ise üzülmüştüm. İyiler geç anlaşılır ama sonuçta mutlaka anlaşılır. Ankara'da geçen ve psikolojik sorunları olan, tavana gözlerini dikip şekiller çıkaran, kendi sorunlarını çözmekten aciz bir cinayet masası başkomiserinin kişisel savruluşları da kitaba nefis bir tat katmış. Polisiye sevenlerin mutlaka okuması gereken ve politik mesajlarında verildiği bu kitabı tüm kitapseverlere öneriyorum.