Önceki kitaplarında karakterleri tanıtırken alıştığımız zenginlik yerine daha yüzeysel geçişler yaşadık. Tabiri caizse karakterin varlığını bilin yeter, hakkında daha fazla bilgiye gerek yok gibi bir şeydi bu.
İhsan Oktay Anar gibi bir yazarın kitabını eleştirmek bile tüylerimi diken diken etse de bunu yazar eleştirmen olarak değil okuyucu olarak yaptığım için bir nebze vicdanım rahat.
Okuyucu olarak sevdiğim yazarlarda alıştığımız tarzdan hafif bir sapma olunca artık şunu diyorum; bu yazar sonuna gelmiş artık.
Bu hissi, Amin Maalouf’un Empedokles'in Dostları kitabında, Dan Brown’ın Başlangıç adlı kitabında ve rahmetli Wilbur Smith’in başka bir yazarla birlikte yazdıkları Yırtıcı adlı kitapta da yaşamıştım.
Boşuna dememişler ne varsa eskilerde var. Ben bunu ne varsa eski kitaplarda var diye güncellemek istiyorum.
Umuyorum sayın Anar yazma serüveninin sonuna gelmemiştir ve yeniden puslu kıtalar atlası tadını alacağımız kitaplar yazar ve biz de yine keyifle okuruz.
Saygılar sunarım.