E-Dergi

Ne bu kitabı okumayla, ne de çernobil üzerine başka izleme ve okumalar yapmayla o insanların yaşadıklarını anlayabilmemiz mümkün değil. Az da olsa anlayabilmek ve hissedebilmek içinse kesinlikle okumalıyız. Çernobil şimdilerde turistik gezilerle fantastik bir macera olmaktan başka bir anlam ifade etmiyor insanlar için. Çünkü sınanmadığımız imtihanlar bizler için anlık üzüntülerden öteye gidemiyor. Üzün süre hafızanızda yer etmesi açısından, önce bu kitabı okumanızı, ardından beş bölümden oluşan "çernobly" dizisini izlemenizi tavsiye ederim.

Yazarın okuduğum ilk kitabı. Postmodern bir yazarın sıradışı tarzı diyebilirim. Özellikle kitabın ilk bölümleri alışık olunmayan bir dille karşılıyor sizi... Anlamakta güçlük çekiyorsunuz. Sonrasında ise taşlar yerine oturuyor. Beni asıl etkileyen ise kitabın konusu oldu. Aradan geçen altmış yıla rağmen, parmak basılan noktaların hala geçerliliğini koruması. Kitabın kahramanı C.'de zaman zaman düşük ya da orta yoğunluklu olarak kendinizi göreceksiniz. Bu tarz kitapları edebiyatımızda önemli kılan asıl nokta, felsefe/psikoloji/sosyoloji ekseninde sorulan soruların edebiyatın içinde eritilmesidir. keyifli okumalar.

Kitabı bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine aldım. Bayram tatiline denk geldiği için de iki günde zevkle bitirdim. Klişe yazarlık kitaplarından farklı olarak, ders kitabı formatından uzak, daha çok değerli Murat Gülsoy'un kendi yazarlık yolculuğunun samimi bir sunumu olmuş. Diğer yazarların geniş çaplı olmasa da yazmak üzerine sözlerinin kısa bölümler halinde sunulması ayrıca güzel. Saygıyla...

Uzun zamandır okuma listemde olan ve çok merak ettiğim eserlerden biriydi. Çok yüksek bir beklentiyle başlamış olmalıyım ki istediğim etkiyi bende bırakamadı. Başlarda biraz ağır ilerleyen ve sonrasında olayların hızlandığı bir akışı var. Yarı otobiyografik olması, açlığın önce insan bedenini sonrasında zihnini nasıl yerle bir ettiğini, bu çöküş esnasında ahlaki değerleri koruma çabasının gel gitleri en etkileyici noktalarıydı. Karakterin yaşadığı açlığı yaşadığımız dönemle kıyaslarsak fazla abartı gelebilir fakat o dönemin şartlarını bilen okurların daha iyi tezahür edebileceği aşikar. Okunmalı mı? Kesinlikle... Ama bir "Martin Eden" etkiside beklenmemeli. Saygıyla...

Bazı kitapları okursunuz, bazı kitaplar da sizi okur. Kitap bittiğinde oturur kalırsınız ben ne okudum diye... Hala okumadıysanız boşuna beklemeyin. Okuyun.