Toplam yorum: 3.253.599
Bu ayki yorum: 5.625

E-Dergi

Ali T Tarafından Yapılan Yorumlar

12.08.2025

Roman, okuru sadece bir yolculuğa değil, aynı zamanda varoluşsal bir bilmeceye davet eder. Roman, matruşka misali iç içe geçmiş öyküleriyle, hafıza, gerçeklik ve benlik kavramlarını sorgulayan felsefi bir metne dönüşür. Başkarakterin, hayranı olduğu İtalyan yazar Bay Ferrante'nin peşine düşmesi, aslında kendi içinde kaybolmuş benliğini bulma çabasının bir metaforudur. Kitapta, yatılı okul günlerinden kalma arkadaşı Uğur ve çocukluğunu anlattığı Nine Hala gibi karakterler, başkarakterin kimlik arayışının farklı katmanlarını temsil eder. Romanın temelinde yatan "ikiz" motifi, doğumda kaybettiği ikiziyle birlikte var olmanın ve onun gölgesinde yaşamanın getirdiği varoluşsal sancıyı işler. Bu durum, başkarakterin kendisini sürekli "eksik" hissetmesine neden olur. Trak, okuyucuya "Gerçeklik nedir?", "Yaşam bir tiyatro sahnesi mi?" gibi sorular sordurarak, sanatı, edebiyatı ve hayatın kendisini sorgulatır.
12.08.2025

Toshikazu Kawaguchi'nin Kahven Soğumadan Önce'si, okuru zamanda yolculuk imkânı sunan gizemli bir Tokyo kafesine davet ediyor. Kitabın kalbinde, geçmişe dönmek için belirlenen kurallar yer alıyor: Yalnızca bir kez ve sadece kahveniz soğumadan önce. Bu kurallar, romanın fantastik atmosferine, insani dramların gerçekçiliğini katıyor.

Roman, geçmişi değiştirme şansı elde eden dört farklı karakterin hikayelerini iç içe geçiriyor. Kaybolan bir aşkı yeniden kazanmak isteyen bir kadın, kardeşine son bir veda etmek isteyen bir adam ve vicdan azabı çeken bir anne... Her biri, zamanda yolculuk fırsatını, geçmişteki pişmanlıklarıyla yüzleşmek için kullanıyor.

Kawaguchi, bu basit ve dokunaklı kurguyla okura, geçmişi değiştirmenin mümkün olmasa da, bugünü ve geleceği dönüştürmenin her zaman elimizde olduğunu hatırlatıyor. Kahven Soğumadan Önce, zamanda yolculuk temasını, hüzünlü ve umut dolu bir perspektifle ele alarak, okuru hem düşündürüyor hem de duygusal bir yolculuğa çıkarıyor.
12.08.2025

Roman, okuru Shakespeare'in meşhur oyunu Hamlet'in ardındaki trajik gerçekliğe, yazarın kendi evine ve ailesine götürüyor. Bu, sadece tarihi bir kurgu değil, aynı zamanda anne sevgisi, yas ve sanatın iyileştirici gücü üzerine yazılmış dokunaklı bir ağıt. Roman, Shakespeare'in eşi Agnes Hathaway'in gözünden anlatılıyor ve onu tarihin sayfalarındaki silik bir isim olmaktan çıkarıp, doğayla iç içe, sezgileri güçlü ve adanmış bir kadın olarak yeniden var ediyor. O'Farrell, 1596'da vebadan ölen Hamnet'in, yani Shakespeare'in oğlunun kaybını, anne Agnes'in yüreğindeki dinmek bilmeyen acı üzerinden işler. Yazar, bu kişisel trajediyi, ailenin dağılması ve sanat eserinin doğuşuyla ustaca birleştirir ve okuru 16. yüzyılın İngiltere'sindeki günlük yaşama, aşkın inceliklerine ve bir çocuğun ölümünün bir aileyi nasıl sonsuza dek değiştirdiğine şahitlik ettirir. Sadece biyografik bir roman değil, evrensel bir anne acısının ve bu acının sanata nasıl ilham verdiğinin zamansız bir hikayesidir.
12.08.2025

Roman, ana karakter Vedat'ın iç yolculuğunu, kayıp bir şehrin ve aşkın peşinde, melankolik bir dille anlatır. Vedat'ın çocukluk aşkı Neslihan'a duyduğu derin özlem, onun iç monologlarında sürekli yankılanır. Bu monologlar, sadece biten bir ilişkinin değil, aynı zamanda 1980 öncesi dönemin getirdiği siyasi çalkantıların bireyler üzerindeki yıkıcı etkisinin de bir yansımasıdır. Vedat, dostları Mesut ve İlhami üzerinden geçmişle yüzleşir. Mesut ile idealler uğruna verilen mücadele, zamanla hayal kırıklığına dönüşmüş, dostlukları dağılmıştır. İlhami ise dönemin kurbanı olan, yabancılaşmış bir gençliğin trajik sembolüdür. Romanda, Vedat'ın Serap ile tanışması, geçmişten kaçış ve yeni bir başlangıç umudu gibi görünse de, bu durum, Vedat'ın hala geçmişin gölgesinde yaşadığını kanıtlar. Kavukçu, bu karakterler aracılığıyla, bireysel bir hesaplaşmayı, bir dönemin toplumsal portresine dönüştürerek, kaybedilen bir dünyanın ve o dünyanın içinde ezilen gençlerin ortak acısını yansıtır.
20.07.2025

Mehmet Mollaosmanoğlu’nun Veganlar romanı, distopik bir gelecekte çevreci politikaların baskıcı bir rejime dönüştüğü bir dünyayı resmediyor. Et tüketiminin yasaklandığı, şehirlerin metropol hapishanelerine dönüştüğü bu evrende, Tarhan’ın yasak eti bulma arayışı yalnızca bir fiziksel yolculuk değil, aynı zamanda ahlaki ve ideolojik bir çözülüşün hikâyesi. Yazar, çevre söyleminin iktidar aracı olarak kullanıldığı bir düzeni eleştirirken, bireyin sistem karşısındaki kırılganlığını da çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Ancak romanın yer yer didaktikleşen anlatımı ve sembollerin fazlaca belirgin kullanımı, karakter derinliğini gölgede bırakabiliyor. Buna rağmen, Veganlar günümüz politik atmosferine dair cesur sorular soran, özgün diliyle dikkat çeken ve okurunu rahatsız ederek düşündüren bir eser olarak edebi anlamda güçlü bir iz bırakıyor. Yazarın tüm kitaplarını okudum. Bu kitap muhtemelen ilk sırayı alır. İlk kez bu yazarı okuyacaklara bu kitaptan başlamalarını tavsiye edebilirim.