Toplam yorum: 3.253.599
Bu ayki yorum: 5.625

E-Dergi

Ali T Tarafından Yapılan Yorumlar

03.06.2025

José Saramago’nun "Kopyalanmış Adam"ı, tam anlamıyla kafa karıştıran bir roman. Bir adam, öğretmen arkadaşının kendisine verdiği bir filmi izlediği sırada kendisinin tıpatıp aynısı olan birini gördüğünde işler çığırından çıkıyor. Önce sakin, sonra paranoyak, en sonunda ise olaylar iyice uç noktalara geliyor. Kitap, "Kimim ben?" sorusunu öyle bir sorgulatıyor ki, insan kendinden şüphe etmeye başlıyor.
Saramago’nun dili biraz çetrefilli, cümleleri uzun ve noktalama kurallarına fazla takılmıyor. Ayrıca diyalog cümleleri de alışılagelen şekilde değil. Ama hikaye öyle bir akıyor ki, okumaya devam ediyorsun. Bir yandan kimlik bunalımını sorgularken, diğer yandan "Bu iş nereye varacak?" diye merak ediyorsun. Romanın sonu ise öyle beklenmedik ki, insan bir süre durup düşünmek zorunda kalıyor.
Eğer kimlik üzerine kafa yormayı seviyorsan, bu kitap tam sana göre. Ama "Hızlı aksiyon, düz anlatım istiyorum" diyorsan, biraz sabır gerekebilir.
29.05.2025

Jose Saramago’nun Bilinmeyen Adanın Öyküsü, bir yer arayışından çok, içsel keşif üzerine kurulu bir hikâye. Başkahraman, kraldan bilinmeyen bir adayı keşfetmek için bir gemi ister. Ancak zamanla, bu adanın gerçek bir yer olup olmadığından ziyade, insanın kendi sınırlarını aşma cesaretini simgelediği ortaya çıkar. Temizlikçi kadın ise ona eşlik ederek, bu yolculuğun yalnızca bir adamın değil, birlikte yaratılan bir varoluş biçimi olduğunu gösterir. Peki, adam ve temizlikçi kadın gerçekten bilinmeyen adayı buldular mı? Saramago’nun anlatımında kesin bir sonuç yoktur; çünkü mesele bir haritada adanın yerini bulmak değil, adayı kendi içinde yaratmaktır. Adam ve temizlikçi kadın, yolculuğa çıkarken aslında kendi değişimlerini başlatmış olurdular. Sonunda gerçekten bir adaya ulaşıp ulaşmadıkları bilinmez, ancak varoluşlarının artık eskisinden farklı olduğu kesindir.
20.04.2025

Ralf Rothmann’ın Baharda Ölmek adlı romanı, İkinci Dünya Savaşı’nın son günlerinde geçen ve savaşın bireyler üzerindeki yıkıcı etkilerini derinlemesine inceleyen bir eser. Roman, çiftlikte süt sağımcısı olarak çalışan Walter ve Friedrich adlı iki gencin Nazi güçleri tarafından zorla askere alınmasıyla başlar. Rothmann, savaşın vahşetini, ahlaki suçluluk ve masumiyet kavramları üzerinden işlerken, karakterlerin iç dünyalarını ustalıkla yansıtır. Walter’ın savaşın travmatik etkileriyle sessizce mücadele etmesi, savaşın kuşaklar arası izlerini gözler önüne serer. Rothmann, savaşın doğaya, insanlığa ve topluma verdiği zararları, gerçekçi bir anlatımla sunar. Roman, savaş edebiyatının klasik temalarını yenilikçi bir bakış açısıyla ele alarak, okuyucuyu hem duygusal hem de düşünsel bir yolculuğa çıkarır. Baharda Ölmek, savaşın gölgesinde insanlık ve vicdan üzerine güçlü bir sorgulama sunar.
20.04.2025

Roman; Osmanlı’nın III. Murat döneminde geçen ve kötülüğün sembolü olan Azdahak adlı varlığın peşine düşen kahramanların hikâyesini anlatır ve tarihsel olayları ezoterik örgütlerin mistik ve gizemli dünyasıyla harmanlar. Ezoterik örgütler, yalnızca seçilmiş kişilere özel bilgi ve öğretiler sunan, genellikle gizlilik içinde çalışan topluluklardır. Pala, bu örgütlerin etkisini, insanlık tarihindeki kaos ve düzen çatışması üzerinden işler. Roman, Halley kuyruklu yıldızının İstanbul semalarında belirdiği bir Ramazan günü başlayan olaylarla, okuyucuyu entrika, gerilim ve mistik bir yolculuğa çıkarır. Tarihsel detaylar ve mitolojik göndermelerle zenginleştirilen eser, ezoterik örgütlere ilgi duyanlar için özellikle ilgi çekici bir okuma sunar. Pala’nın akıcı dili ve derin anlatımı, romanı hem edebi hem de düşünsel bir deneyim haline getirir.
20.04.2025

Roman 1915 yılında bir Osmanlı denizaltısında geçen olayları konu alır. Roman, denizaltının telsiz kodu olan “Tiamat” ismini, Antik Babil mitolojisindeki kaos tanrısından alır. Anar, denizaltının kapalı ve klostrofobik atmosferinde, insan doğasının karmaşıklığını ve varoluşsal çatışmaları ustalıkla işler. Kitap, bilim, din ve özgürlük gibi temaları derinlemesine ele alırken, mitolojik unsurlarla zenginleştirilmiş bir anlatı sunar. Gizemli bir sandık etrafında gelişen olaylar, okuyucuyu hem fantastik hem de felsefi bir yolculuğa çıkarır. Teknik terimlerin yoğunluğu, bazı okuyucular için zorluk yaratabilir, ancak Anar’ın büyüleyici dili ve katmanlı anlatımı, bu zorlukları aşmayı değerli kılar. Kitap, atmosferi ve temalarıyla, Hayalet Gemi filmindeki gerilim ve gizem unsurlarını çağrıştırır. Yazarı ilk kez okuyacaklara bu kitaptan başlamalarını tavsiye etmem, Puslu Kıtalar Atlası kitabı daha iyi bir başlangıç olacaktır.