E-Dergi

Fatih Harbiye,garb ile şark'ın mücadelesi,temelinde inşaa edilmiş,bir roman diyebiliriz. Neriman ve Şinasinin sarsılan aşkları,ve araya giren avrupai Macit.Ve Şinasi'nin bundan hoşnutsuzluğu,ikili arasında gidip gelen Neriman'ın sonunda yaptığı seçim..

O dönemde ki Türk toplumu hakkındada kısa kısa bilgiler alabilirsiniz.

Peyami Safa'nın şöhretini bence büyük ölçüde tescilleyen eseridir.
Genç bir hastanın,ruh hali ve ahvali konusunda insanı içine hapseden bir anlatımla kendine çekiyor.Ve kitabı çok içten yapan başka birşey varsa,o da kitabın bir 'otobiyografi' olmasıdır.Yani yazarın bizzat yaşadığı duygulardır.

Mutlaka okunmalı !

Haluk_Emre nikli arkadaşıma katılıyorum.

Deniz Gezmiş biyografilerinin,birçoğunu okudum.Ancak Deniz'in yaşamını bu kadar ince eleyip sık dokuyan,ve anlatan başka bir yazar görmedim,duymadım.

Türkiye devrim tarihinin,en sembol isimlerinden olan,Deniz Gezmiş'in,bence Darağacında Üç Fidan'dan önce bu kitabın okunması,daha doğru olur.
Herkese tavsiye ediyorum.

Beyaz diş,ilk doğduğu adıyla,Gri Kurt !

Bu kitapta,psikolojik birşeylerin anlatıldığını,ilk okumaya başladığınızda anlıyorsunuz.Aç kurt sürüsünün,iki arkadaşı nasıl takip ettiğini,açlığın verdiği çılgınlıkla,nasıl kendilerinden geçtiğini görüyorsunuz.
Daha sonra sürüden ayrılan,Dişi Kurt'un,yani Kiche'nin eski bir köpek olan,Kiche'nin maceralarına tanık oluyorsunuz.Ve daha sonra Tek Göz'den olan oğlu,Gri Kurt dünyaya geliyor.Kesinlikle babasına benzeyen bir Kurt !

Ve hikayenin burasından sonra,ona Beyaz Diş ismini takan,kızılderililerle birlikte yaşadığı süreyi,daha sonra yakışıklının hain ellerine satılışını,daha sonra köpek dövüşlerindeki gücü,ve en sonundada çok iyi yürekli bir sahibin sıcak ellerinin altında,rahat eden yaşamı..

Mutlaka,mutlaka okunmalıdır.Hikayenin bir bölümünde,kendinizi Beyaz Diş olarak algılıyorsunuz.Samimi olmak gerekirse,birden ürktüm,romanın ilerleyen bölümlerinde.Hayatta kalma mücadelesi,vahşi yaşamın ona sunduğu eziyet,korku,ihanet,asalet ve hepsinden de önemlisi,sadakat...

Anna,tutkulu,hırslı,öfkeli,nazik,çok güzel bir yüze sahip,deruni gözleri olan,ruhu hasolmuş bir genç kadın.Genç dediğimede,aldırmayın.O tam bir olgunluk dönemi geçiriyor romanda.Kont Vronski ile olan yasak aşkı..Aşkları uğruna herşeyden vazgeçmeleri,şans,şöhret,mevki..

Belkide hiçbirimiz onlar kadar cesur değiliz,belki hiçbirimiz onlar kadar deli değiliz,ama kitabı okurken,onların bu çılgınlıklarından birazda olsa kendinize pay çıkarmak istiyorsunuz.Ve kendinizide,o dünyanın içerisine hapis olmuş olarak bulunuyorsunuz.Ve ruhunuzun derininde,sizinde aslında birer,Anna ve Vronski olduğunuzu,ruhunuzda bir parça onlardan bulunduğunu,keşfetmenin acı tarafıyla karşı karşıya kalıyorsunuz.

Herkese önerimdir,okunmalı.Hiçbir şekilde istemesenizde,büyük usta TOLSTOY onuruna okuyun.