E-Dergi

Bu çarkı döndürmekte ısrar eden köleci zihniyet herkesin rolünü belirlemiş ve gerekli bilgileri hazırlayıp kitaplara koymustur. Ama köleci eğitimin başarıya ulaşması için kölelerin itaat etmesi gerekmektedir. İtaat etmeyenler ya cezalandırılır ya da kulüpten uzaklaştırılır. Böylesi bir baskı ortamını, ancak Bay Keating gibi başını dik tutabilen, tutkularının peşinden gitmekten korkmadığı için gerçek yaşamın farkına varabilen ve onu anlamlandırıp paylaşabilen yaratıcı kişilikler değiştirebilir. Özgürlük te bu değil midir zaten? Kendi farkına varıp yaşama başlamak ve paylaşmak…

Susanna Tamaro, bu kitabında insanların insanca yaşayabileceği bir dünyaya yürümeleri gerektiğinin altını çizmiş hep. O da farkında ki bütün değerlerin yozlaştığı, yozlaştırıldığı bu dünyada sevgiyi, saygıyı alçakgönüllülüğü, anlayışı, huzuru vs. artık sadece kitaplarda bulmak mümkün. Suzanna Tamaro’ nun bu kitabını bir müzeye benzettim ben. Soyu tükenmiş, ete kemiğe bürünüp hayat bulması artık mümkün olmayan duygu ve düşüncelerin yazıyla sergilendiği bir müze. Kitapta bahsedilen iyiden güzelden yana ne varsa hepsini arar olmuşuz artık. İşte kitap bu yüzden okuyunca hemen sarıveriyor insanı. Bütün sayfalar önce yok edip ya da yok edilişine seyirci kalıp sonradan özlemini çektiğimiz insani değerlerle dolu. Bir soru: Kitap okumakla dünya degiştirilir mi?

Sunay Akın, Akdeniz’in güzelliği bir an önce görünsün diye Toroslar’daki ağacları çocuk bırakan adam benim gözümde. Bu sözlerle tanıdım onu. Doğanın güzelliği daha doğal nasıl anlatılır bilmem. Çoğu zaman bütün bir kitaptan bir iki söz kalır aklınızda. Sunay Akın’ın sözlerinden ise bir yaşanmışlık kalıyor geride.

Atilla İlhan anlatıyor biz dinliyoruz. Atilla İlhan anlatıyor biz dinliyoruz.
Hulki Cevizoğlu soruyor. Atilla İlhan anlatıyor biz dinliyoruz. İyi de anlatiyor, güzel de anlatıyor ama dinlemekten ve “Atilla İlhan Türkiye gerçeklerini çok iyi saptamış” ı sürekli tekrar etmekten öteye geçmezsek korkarım ki kalan kaleler de zaptedilecek.

Tahsin Yücel, iyi ki varsınız demek geliyor içimden. Binbir değişik yüz kazandırdığımız salaklığı bundan daha duru bir anlatımla kaleme almak mümkün olmasa gerek. Ama işte kronikleşmiş bir kere. Hepimizde var biraz. En büyük salakların en çok saygıyı görmesi bu yüzden mi acaba? Bu kitabı okurken dikkatli olun. Neden mi? Dikkatli olun da ondan, cunku....