E-Dergi

yazarın başından geçen ilginç olayları ve bağlantılarla kısım kısım anlatıldığı bir kitap. çok heyecanla okuyup bitirdim. En çok etkilendiğim bölümlerden biri Mevlana müzesi müdürü Yusuf'un başına geleneler tüylerimi ürpertti. Ayrıca yazarın şu sözleri " gerçek olan şeyleri hayali, hayali olan şeyleri ise gerçek kabul etmek zorunda kalırız. gerçeği anlatamıyorsanız en iyisi hayallere sığınmaktır. Sizde öyle yapın yerdeki hayali topu alın ve karşı sahaya fırlatın. günah sizden gitsin. Mutlaka okuyun ...

ben bir günde bitirdim bu kitabı genel olarak güzel ama bazı yerlerde anlatımlarda hata gördüm özellikle de alakasız bir durumda anlatılmış ve bazı yerlerde kopukluklar olmuş ama öğüt verici hikayeler anlatılmış yine de güzle yani tavsiye ediyorum.

Tarlabaşında Engin adında birinin bıçakla öldürülmesi Başkomiser Nevzat'ın arkadaşları Ali ve Zeynep ile cinayeti araştırıp katili bulma çabaları anlatılmış. Ahmet Ümit romanda kendini Nevzat'ın sevmediği sevimsiz bir yazar olarak belitmiş. cinayeti işleyen katilin klarnetçi Segey olduğu anlaşılıyor. Nevzat Bey'in sevimsiz yazarı ona bir kitap hediye ediyor ve Nevzat'ın lakabı olan "Beyoğlunu En Güzel Abisi" cümlesini kitabının ismi olarak kullanıyor. yani yazar kendinide romanında içine katıyor. roman sürükleyici ama Ahmet Ümit beni bu kitapta hayal kırıklığına uğrattı daha basit olmayan cümleler kullanmalıydı bence. kitapda dikkatimi çeken en güzel sözler ise şunlar oldu.
"hayat yaşadıklarımızdan çok hayal ettiklerimiz değilmi zaten"
"zaliin en büyük başarısı karşısındakileride zalime dönüştürmektir"
"kaybetmeye alıştıkça daha çok özgürleşiyor insan" okumanızı tavsiye ederim.

Kösem Sultan ile Turhan Sultan arasındaki taht kavgası anlatılmış. Kösem Sultan 11 yaşındaki torunu Mehmet'i öldürmek ister çünkü eski gücüne kavuşmak kendisi tahta çıkmak en önemlisi kendisi yönetmek için plan yaptı zehirli şerbet hazırlatıp torunu Mehmet’i öldürmek istedi ama planı başarılı olamadı. Netice de canından oldu. kitapta Kösem Sultanı öldüren Küçük Mehmet sevgilisi yani Kösem Sultan'ın cariyesi Meleki için şunları sölemişti.
"Meleki. Biricik sevdiğim, gözümden sakındığım, üzerine titrediğim, tenine değemediğim, vuslatına eremediğim. sevgilim." bunları mırıldandıktan sonra ölüme gitmeden son arzusunu sevdiğine iletilmesini istedi. yazar Nihat GÜR anlaşılır bir dille ele almış ancak detaylı bir tarih bilgisi anlatılmamış. sürekleyici bir roman mutlak okumalısınız.

kitabı almadan önce kitap hakkında açıklamayı okuduğumda mutlaka almalıyım dedim ve siparişim gelir gelmez ilk bu kitabı okudum malesef ki hayal krıklığına uğradım günlük dille yazılmış konusunun çok basit alındığı bir kitapmış. Bukre, Selim, Cem ve Rüya arasında geçen olaylar ve aşk anlatılmış. Kitabın sonu bence çok daha güzledi.
Kitapta en güzel bölümlerden bir kaç kısım
- Bukre nedir?
- Bukre sabaha karşı, gecenin sabaha en yakın olan zamanı demektir.

"Aşk zaman tanımaz. Ne durdurabileceğimiz ne de erteleyebileceğimiz bir duygudur o. Aşk kapımızı çalmışsa "şimdi müsaid değilim sonra gel" diyemeyiz ona. Aşk izin almaz. Bu yüzden zamanı da yoktur onun. Soframıza kurulan davetsiz bir misafir gibidir."