Toplam yorum: 3.087.948
Bu ayki yorum: 7.635

E-Dergi

mahsuni_gül Tarafından Yapılan Yorumlar

22.05.2012

İktidarın görevi de aydını rahatsız etmek oldu her daim. Örneğin Sabahattin Ali öğretmen olduğu dönemde bir bektaşi şiirine benzeterek yazdığı"Ayrıntı"adlı şiirinde;

"Hey anavatandan ayrılmayanlar
Bulanık dereler durulmuş mudur?
Dinmiş mi olukla akan o kanlar?
Büyük hedeflere varılmış mıdır?

Asarlar mı hâlâ hakka tapanı?
Mebus yaparlar mı her şaklabanı?
Köylünün elinde var mı sabanı?
Sıska öküzleri dirilmiş midir?

Cümlesi belî der Enelhak dese,
Hâlâ taparlar mı koca terese?
İsmet girmedi mi hâlâ kodese?
Kel Ali'nin boynu vurulmuş mudur?
Koca teres kafayı bir çekince
....................
İskendere bile dudak bükünce
Hicabından yerler yarılmış mıdır?" yazmış,bu dizeleriyle de Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanmıştı 1932 yılında. 2000'li yıllarda yaşanan İsmail Beşikçi hadisesini saymıyorum bile...
22.05.2012

1926'da Atatürk'e suikast girişimini anlatan bu inceleme nedense Karabekir'in hükümetin adamı olan Sarı Efe'ye ilişkin İstiklal mahkemesi'ne verdiği yazılı savunmadan sözetmiyor nedense İzmir Suikastı'nın İttihat Terakki, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve 2.grup muhalif mebusları tasfiye etmek için bir bahane olduğuna da değinmiyor. İzmir Suikastı olayına Erik Jan Zürcher ve Lord Kinross gibi yabancı yazarların Türk yazaralara bakarak (U.Mumcu'da dahil) daha tarafsız bakmaları şahsen beni rahatsız ediyor ve tarafsız gazetecilik ve insanlık adına utanıyorum:((((
22.05.2012

1926'da Atatürk'e suikast girişimini anlatan bu inceleme diğer bir çok incelemeye nazaran daha objektif bak mış olaya. Çünkü idam edilen Cavid Bey eşi Aliye hanım'a suçsuzluğunu haykırıyor mektuplarında insanın içini acıtasıya. Ama gerek Tek Adam Atatürk ve gerekse onun insan eti yiyen rejimi Kemalizm için suçsuz olması bir anlam ifade etmiyor. İşin enteresan tarafı suçsuz olan sadece Cavid Bey'de değildir. Ayıcı Arif, Canpolat ve diğerleri. Bir de olayın şu yönü vardır. İzmir suikastı muhalefeti ortadan kaldırmak için bir oyundan başka birşey değildir ama nedense konuyla ilgili eserler yazan yazarların çoğu nedense Karabekir'in hükümetin adamı olan Sarı Efe'ye ilişkin İstiklal mahkemesi'ne verdiği yazılı savunmadan sözetmezler ve nedense İzmir Suikastı'nın İttihat Terakki, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve 2.grup muhalif mebusları tasfiye etmek için bir bahane olduğuna da değinmezler.İzmir Suikastı olayına Erik Jan Zürcher ve Lord Kinross gibi yabancı yazarların Türk yazaralara bakarak (U.Mumcu'da dahil) daha tarafsız bakmaları şahsen beni rahatsız ediyor ve tarafsız gazetecilik ve insanlık adına utanıyorum:((((
22.05.2012

1926'da Atatürk'e düzenlenmeden ortaya çıkan (?) İzmir Suikastı'na ilişkin bölüm de nedense Karabekir'in Sarı Efe Edip'e ilişkin olarak ajan demesine değinmiyor nedense Soner Yalçın ve İzmir Suikastının aslında muhalifleri ortadan kaldırmak için tertiplenmiş bir oyun olduğuna da değinmiyor. Dahası Rauf Orbay'ın anılarını anlattığı Cehennem Değirmeni adlı anılarından R.Orbay'ın kendisine 3 defa suikast düzenlendiğine ilişkin görüşlerini aktarıyor ama yine nedense aynı anılarda R.Orbay'ın kendisini yargılayan İstiklal mahkemesi ne "Mahkeme değil, eşkiya yatağı"dediğini ve dahası İstiklal Mahkemesi'nin muhalefeti tasfiye etmek için İzmir Suikastını bahane etmesini es geçiyor.Tarafsız gazetecilik böyle oluyor anlaşılan...
22.05.2012

1926'da Atatürk'e düzenlenen İzmir Suikastine ilişkin enteresan bir kitaptır. İsmail Canpolat Atatürk'ün yakın arkadaşlarından birisidir ve İzmir Suikastı'na ilişkin yargılamalarda yargılanırken Suikastte yer alamayacağına ve Komitacı olmadığına şahit olarak bizzat Atatürk'ü gösterir ama idam edilmekten kurtulamaz her ne kadar Atatürk'ün yakın arkadaşı olsa da. Çünkü Atatürk ve rejimi tıpkı burjuva devrimlerinin değişmez karakteri olan kendi evlatlarını yemeye başlamıştır. Taa Çerkez Ethem'le başlayan bu kendi evlatlarını yeme politikası İsmail Canpolat'la ve yine İzmir Suikastında idam edilen Ayıcı Arif'le devam eder. Seyhun Tunaşar bu eserinde çok tarafsız bir biçimde anlatır İzmir Suikastını ve İsmail Canpo lat ve diğerlerinin önce 10 yıl küreğe mahkum edilmişken daha sonra idama mahkum edilmelerini Kemalizm'in adaletinin fiyaskosu olarak ortaya koyar (Uğur Mumcu ise Gazi paşa'ya Suikast eserinde sadece Cavid Bey'in haksızlığa uğradığını yazar ama Canpolat için nedense o kadar da üzerinde durmaz tarafsız gazeteciliğin örneği olarak). Ayrıca Seyhun Tunaşar bu kitabında kemalizm'in "Sınıfsız,imtiyazsız kaynaşmış bir kitleyiz"sloganının ne derece boş olduğunun altını çizerek Kemalizm'in sınıflarla ilişkisini gözler önüne sererek gerek Atatürk'ün ve gerekse Kemalizm'in İnkılapçılık ilkesinin tırnak içerisinde bir İnkılapçılık olduğunu belirtir...