E-Dergi

Puşkin'in birçok açıdan ilki olan kitabi.
İlk duzyazi deneyimi, etkilendigi akımlar bakimından ilkler.
Ama ilkler hep yarım kalirmis sözünün ispatı.
Puşkin duzyazi denemesinin maalesef ki bitirememis ve kitap yarım kalmiştir.
Başta yarım bir kitap okunur mu çelişkisine düşülsede ele aldığı konu ve anlatim bicimi etkisine alıyor. Yarım kalması konunun devamin gelmemesi üzüyor insani.
Ama bir ilk icin gayet başarılı bir duzyazi denemesi olmus.

Belki kitap hakkında uzun uzadıya cümleler yazilabilir. Bir sürü konu hakkında yorum da yapılabilir.
Karakter analizleri , iyi - kötü karşılaştırması , duygu farkliliklari hakkinda da yazilabilir ama London ve yazıları hep en iyisini gak ediyor.
Bir köpek türleri üzerinden yazılan bu kitap aslında insanlığa çok şey öğretiyor. Bir bakima fabl türü gibi gözüken romanda insansal duyguların varlığı dikkat cekiyor.
Ve biz insanlardan daha insan olan hayvaların düşünce yapılarına deyinilmeye çalışılan Vahsetin Çağrısı her canlının degerli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor bizlere.
Dedim ya uzun uzadıya yazmayacağım, okuyup hissetmek gerek London kitaplarını...

Notre Dame de Paris orijinal isimli bu kitap çoğu okurun ön yargılı yaklaştiği ama okudukça bağlandığı, aşkın, nefretin, özürün romani. Dönemin sorunları ile birlikte bir kilisenin önüne birakılan engelli bir cocugun hikayesi. O cocuk büyür ve kilisenin zangocu olur. Hayat bu ya zorda olsa bir yer edinmiş olan bu cocuk zangoclukla birlikte kulaklarını kaybeder. Ama yinede kalbi Esmeralda yı görür görmez kalbinin attığını tekrar hissetmis. Engeller dolu bir aşk. Merhamet, anlayış dolu bir aşk. Ve aşka karşı bir hayat...

Aşk neydi?
Aşkın gözyaşı olur muydu?
Dünyanın güzelliğine kanıp beşeri aşka asık olduk. Peki yaradanın güzelliğinden geldiğini bunca seyin neden gözardı ettik? İlahi aşkı göremedik kaptırdık kendimizi dünyaya. Hz. Adem'in ceza olarak gönderildiği bizlerin bir imtihana dahil olduğumuz bu dunya neler ifade ediyor bizler için.
Bir kadın bir erkek olmamalı aşkın sahibi. Onlardan gördüğümüz ama onların üzerinden gerçek aşka kavuştuğumuz olmalı.
Biri olmalı insanın hayatında aşka davet eden ve her sohbette onunla yürekleri ferahlatan.
Kimya Hatun gibi , Şems gibi...
Birbirine baktığında yüzlerini değil, yüreklerini görmeli.

Kısa ama etkili bir Zweig kitabi daha.
Bir kadının ruhsal sorunlarının ve yaşamsal ifadelerinin çelişkilerini ve anlamlarını anlatan güzel bir yazı.
Her daim ilgili odağı olan, arzulanan, her davetin konugu olan birinin bir anda sürülmesi ile ortaya çıkan yalnızlığından bunalım yaşaması.
Bir anda tüm odağı kaybedip yok olma düsüncesiyle boğuşan biri.
Hayatı sadece arzulardan,erkeklerden,şatafattan ibaret yaşamanın beklendik sonu...