E-Dergi

Haçlı seferlerini anlatan bir tarih kitabı denilebilir. Vakayünistlerin kayıtlarından yola çıkarak yapılmış bir derleme ve o kadar geçmişe gidip böyle bir derlemenin yapılması ciddi bir çalışma ister yazarı tebrik ediyorum. Kitap tarihi anlatıyor ama çok akıcı okurken sıkılmadım hatta olayların gidişatını meraktan ki bazı sonuçları bilmeme rağmen kitabı elimden bırakamadım. Kitabı okurken yer yer çok sinirlendim tarih tekerrürden ibaretmiş galiba....Geçmişteki uyuşukluk bugün de var umarım zamanın birinde değişir.

Yazarın diğer kitaplarındaki masalsı tadı bulamadım bu kitapta; bugünde ve daha gerçekçi. Lübnan, savaş,gitmek - kalmak arasındaki ikilemden ve dünyanın dört bir yanına dağılmış Lübnanlılardan bahsediliyor. Doğu hakkında fazla bir şey bilmediğimi fark ettim kitabı okurken, farklı ırklardan, farklı dinlerden ya da aynı ırkdan farklı dinlerden insanları bir arada barındıran topraklar, sürekli savaşın hakim olduğu topraklar...Beğenerek okuduğum bir kitap. Adam'ın bakış açısı çok hoşuma gitti, yargılamayan, kendi kabul etmediklerini ötekileştirmeyen bir bakış açısına sahip. Yazar sanki kendi psikolojik tahlilini yapıyormuş gibi geldi bana.

Kitabı okurken ben de dolaştım Tebriz, Tiflis, Bakü, Trabzon.... Zehra, Setterhan ne gördüyse ben de gördüm onları, gölge tek değildi ben de gölgenin gölgesiydim sanki. Kİtap çok akıcı, Nazan Bekiroğlu'nun diline aşina olmayanlara biraz ağır gelebilir. Farklı yerlerde geçen aşk hikayeleri nihayetinde de asıl kahramanların buluşması var. Bence Zehra ve Setterhan'ın buluşmasına daha fazla yer verilebilirdi kitabın ana konusu onların kavuşması ama son kısımda küçük bir bölümde değinilmiş o kısım hayal kırıklığına uğrattı beni.

İskender Pala yazmışsa bu kitap garanti dolu doludur diye içeriğini araştırmaya ihtiyaç duymadan aldım. Roman'da Barboros kardeşler, o dönem Avrupa'ya hakim olan İspanya, Seferad denilen Yahudiler ve Endülüs'ten geriye kalan Müslümanların durumu, Yavuz Selim- Kanuni dönemlerinde Akdeniz'de Osmanlı anlatılıyor. Büyük bir aşk hikayesi, çözülmesi gereken gizemler kitabı daha da sürükleyici hale getiriyor. Kavuşmanın uzaması, Beatrix'in tavrı Alaca onu bulmuşken bir kaç kez geri çevirmesi aşktan çok işkence gibi geldi. Denizcilik terimleri fazlaydı diye eleştiriler var ama kullanılması gerekiyor onların yerine ne yazacaktı?

"Seni sevdiysem, seni her görmemde ikinci kez görmediğimden. Her görmemde seni yenidenmiş gibi değil yeniden gördüğümden" dedirtiyor yazıcı Züleyhaya harika bir anlatım. Kitap bitiyor, bıraktığı lezzet bitmiyor. Nazan Bekiroğlu'nu okumak için belli bir olgunluğa sahip olmak gerektiğini düşünüyorum. Anlık okunup geçilen, tüketilen yazarlardan değil.