E-Dergi

İnsanlık tarihinin en karanlık en acı veren olaylarında biridir Kerbela. Kerbela sadece ümmeti Muhammed'in acısı değil her yerde zulüm gören mazlumların yani insanlığın bir yansımasıdır. Mükemmel bir anlatımdı.

George Orwell'in İngiliz toplumunu hicvederken gösterdiği cesarete hayranım. Kitapta ''Ayranı yok içmeye gümüş köprü ister geçmeye'' atasözümüzün İngilizlerin yaşamındaki halini görüyorsunuz. Zira yiyecek ekmek bulamayan lüks ve gösteriş düşkünü İngilizler statü göstergesi diye çiçeksiz bir zambak olan Aspidistra'yı evlerinden eksik etmez. Aspidistra burada elbette bir metafor lakin gerçek olan Orwell'in İngilizlere isabet ettirdiği eleştiri okları. Çok güzeldi, başarılıydı.

Hepimiz bir gün öleceğimize göre teknik olarak aslında hepimiz bir idam mahkumuyuz. Çok beğenmiştim, çok etkilenmiştim. Özellikle idam mahkumunun kızı ile görüştüğü bölümde çok şey düşünmüştüm.

Murakami çok defa şans verdiğim bir yazar. Belki de bana hitap etmiyor. Lakin çok naif aşk hikayelerini gereksiz cinsellik anlatılarıyla berbat ediyor gibi geliyor bana, aynı şey Sputnik Sevgilim eserinde de vardı. Akıcıydı çabuk okundu sıkmadı ama çok da etkilemedi, iz bırakmadı.

Milletçe her ne kadar Yahudileri eleştirsek de aslında onlardan öğrenecek çok şey var. Çünkü onlar kutsallarına sıkı sıkıya bağlı ve kutsallarına ömür adayıp dünyayı bir uçtan bir uca arşınlayacak kadar azimliler. Zweig alışılmışın dışında bu eserinde Yahudilerin kutsal şamdanı Menorah'ın yolculuğunu anlatıyor. Sürükleyici ve insanlık tarihi için önemli bilgiler barındırıyor. Okunmalı ve ders çıkarılmalı.