E-Dergi

Zihninizde yaşayan, şu ana kadar hiç farketmediğiniz gizli güce ulaşmak istiyorsanız, size bu kitabı öneririm.Kitap, her ne kadar bilimsel bir araştırmanın ürünü değilse de içindeki taktikler gerçekten işe yarıyor.

Mario Puzo'yu bu romanıyla tanıdım.Açık konuşmak gerekirse, Puzo'dan böylesine berbat bir roman beklemezdim.Zaten Puzo'nun "Baba"dan önce yazdığı ilk iki romanı, ("Karanlık Arena" ve "Şanslı Yolcu") eleştirmenler tarafından hiç hoş karşılanmamış, yerden yere vurulmuş.Bu kitap için onlara hak veriyorum, fakat "Şanslı Yolcu", mükemmel bir otobiyografik şaheser bence.(Küçük Gino, Puzo'nun ta kendisi...)Neyse, dönelim konumuza.Kitabın konusu İkinci Dünya Savaşı sıralarında Alman yaşamını ve dönemin sorunlarını ele aldığından, oldukça ilgi çekici.Fakat Puzo, bu güzelim konuyu, berbat bir şekilde işlemiş.Kitap, baştan sona kadar gereksiz ve sıkıcı bölümlerle dolu.Akıcılığın zerresi deseniz, o da yok!Romanın finali de pek saçma olmuş.Yazar, Hella'yı daha zekice bir yol çizerek öldürebilirdi.Diş apsesinden ölmek de neymiş!..(Kitabın bu bölümünde gülmekten alamadım kendimi.)Ayrıca son bölümlerin aceleye getirildiği de gözümden kaçmadı.
Mario Puzo'nun tavsiye etmediğim tek romanı...

İlk bakışta yazarın Dan Brown özentisine kapıldığını düşünebilirsiniz.Fakat okudukça gerçek bir araştırmanın ürünü olduğu sonucuna varacağınızdan eminim.Herkes Piri Reis hakkında kulaktan dolma da olsa bazı bilgilere sahiptir.İşte bu kitap Piri Reis hakkında yazılıp çizilmiş en kaliteli eser bence.Piri Reis'in hayatı, uğraştığı ilimler ve onun "sırlar"la dolu haritası...Tümünü bu kitapta bulabilirsiniz.Yazarı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.

Not: Yazar, Dünya'nın 16 gen olduğundan da bahsetmiş kitapta.Fakat bu konuda pek tatmin edici olamamış.

Bazıları Stephen King'i bir safsata yazarı olarak benimsemiş, tek kitabını bile okumadan ona karşı cephe almış durumdalar.Fakat King, kolay kolay yok edilemeyecek bir okuyucu kitlesine sahip.Üstelik oldukça verimli bir yazar olduğunu da unutmamak gerekir.Yani demek istediğim, King'in okuyucu kitlesini kırmak hiç de kolay değil.Bu kişilere buradan sesleniyorum: Bırakın kulaktan dolma fikirleri de King'in o kıvrak zekasıyla nasıl şaheserler ortaya çıkardığına kulak verin!..Tamam, bazı romanlarında saçmaladığı oluyor fakat verimli bir yazar oluşunu ve "Sadist" gibi gerilimin doruklara tırmandığı birçok eserini de göz önünde bulundurursak King'i hoş görmek gerekir.Gelelim "Sadist"e.Sürükleyiciliği ve insanı dehşete düşürecek derecedeki gerilimi ile King'in ününe yaraşır bir roman olmuş.Korku pek yok ama insanın kanını donduran bir gerilim kitabı.Özellikle bazı bölümler öylesine ustalıkla yazılmış ki insanda okuduktan sonra iz bırakıyor.Beni etkilediği kadar kimseyi etkilememiştir bu şaheser.Herkese tavsiye ediyorum.
(Özellikle King hayranlarına.)

King'deki cevherin giderek yok olduğuna hala inanmayanlar varsa bu kitabı okusunlar.Tamam, King "Kemik Torbası", "Mahşer", "Hayvan Mezarlığı" gibi eserleriyle gözlerimizi kamaştırdı ama bu eseri ününe pek yaraşır olmamış!..
Aceleye getirilmesinden midir, yoksa King'in diğer eserlerinde gördüğüm kıvrak zekasını bu eserinde bulamamış olmamdan mıdır bilmiyorum ama, bana pek saçma, sıkıcı ve gereksiz bölümlerle dolu bir gerilim kitabı gibi geldi.Okurken en küçük bir heyecan hissi uyandırmadı içimde.Ayrıca pek edebi bir eser olduğu da söylenemez!..