Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

q6Lii Tarafından Yapılan Yorumlar

21.10.2005


Anna Karenina, Rusların kendi ülkelerini ve dönemin aristokratlarını en doğru yanlarıyla yansıtan bir romandır.Lev Tolstoy'un 1876-77 yılları arasında kaleme aldığı Anna Karenina'nın ana teması her şeyden önce Rus ailesidir.Bu romanda Tolstoy, dürüst bir evliliğin açık mutluluğuyla evlilik dışı aşkın yol açtığı düş kırıklıklarını ve düşüşleri karşılaştırmaktır.

Anna Karenina, dönemin üst kademedeki bir memurun karısıdır.Onu, Hovarda vronski ile kurduğu ilişkide hazin bir son beklemektedir.Bunun karşısında Kiti ve Levin'in arasındaki sağlam temellere dayalı aşk, Anna Karenina'nın kendini beğenmişliği ve temsil ettiği aristokrasinin köksüzlüğünü ortaya koymaktadır.

Bir Rus klasiği olan bu eser mutlaka okunmalı.
19.10.2005


Kendi toplumunda yaşanan olayları bir inbikten geçirirken geniş vizyonlu bakış açısı getiren Dostoyevski, "Yeraltından Notlar"da insana içeriden dışarıya doğru gözlenen bir bakışla yaklaşır.Kişisel ve ruhsal gelişiminin, değişimin, diğer şartlar göz önüne alınmadan sadece birey gerçeğinden yola çıkarak çözümlenmeye çalışılır.Dostoyevski okurları için, yazarı anlamada önemli bir klavuz olarak dikkati çeken "Yeraltından Notlar"a insanın "Beni" arayış yolculuğu da denebilir.
18.10.2005


"Ağır Roman", edebiyatımız açısından oldukça önem taşımaktadır.Şimdiye dek hangi yazar böylesine özgün bir eser ortaya koyabilmiş?Üslubunun biraz ağır olduğu doğru.Aslında, daha önceleri böyle bir eserle karşılaşmadığımızdan bize ağır geliyor.Dolapdere argosu ile süslenmiş mükemmel bir anlatım var kitapta.Ayrıca bu anlatımı sadece kişilerden değil, yazarın ağzından da işitiyoruz.Anlatımdaki bu farklılık beni çekti kitaba desem yalan olmaz.Kitapta olayların gerçekleştiği Kolera Sokağı, İstanbul'un arka semtlerinden, dış dünyanın güzellik ve ihtişamından kopuk, zorbasından gafticisine, esrarkeşinden psikopatına, kevaşesinden pezosuna kadar her tip insanı içinde barındıran, aslında İstanbul yaşamının perde arkasını bizlere anlatan bir sokak.Ve bu sokakta, tüm acımasızlık ve zorbalıklara rağmen Rum sevgilisiyle yaşadığı aşk sayesinde hayatta kalma mücadelesi veren, ölümsüz bir edebiyat kahramanı sunmuş bizlere Metin Kaçan: Gıli Gıli Salih.Romanın kahramanı olan Salih, aslında bir Kolera Sokağı kurbanıdır.Genç yaşında altından kalkamayacağı kadar büyük şana ulaşması, onu Kolera'daki zorbalarla yüz yüze getirecektir.Salih, kendi kuyruğuyla kendini öldüren akrep misali, çareyi intiharda bulur...

Bu kitap, bir bireyin romanı değildir.Tüm insanlığı en açık seçik yönüyle ele alan, edebi bir şaheserdir.Kitabı okurken kendinizi Kolera Sokağı'nda geçen bu fantastik hikaye ile iç içe, tıpkı bir insanlık belgeseli izler gibi bulacaksınız.
18.10.2005


Beyaz Geceler, büyük romancı Dostoyevski'nin dünyanın bütün dillerine çevrilerek okunmuş ve her yaştan okuyucunun kalbinde derin duygular bırakmış en ünlü ve en etkili yapıtlarından birisidir.Dostoyevski'nin gençlik yıllarının ürünü olan bu kitapta yazar, ancak genç ve bakir ruhlarda yaşayabilen saf ve ulaşılması zor aşkların unutulmaz örneklerinden birisini veriyor.

Bu eserde Dostoyevski'nin romantizme ne kadar büyük bir katkıda bulunduğunu göreceksiniz.
11.10.2005


Ahmet Altan'ın "Yalnızlığın Özel Tarihi"nden sonra okuduğum ikinci romanı.Yazara karşı duyulan tüm önyargı ve olumsuz eleştiriler bu kitapla son bulur herhalde.Çünkü kitap gerçekten de, ben bir sanat eseriyim diyor.Okurken sadece gözlerimize değil, kalbimizin derinliklerinde varlığını hissettiğimiz aşk duygularımıza da hitab ediyor.Başarılı tasvirler ve akıcı bir üslupla süslenmiş mükemmel bir anlatım.Okurken kendinizi dünya yaşamından kopmuş, sayfaların derinliklerine yolculuk yaparken buluyorsunuz.Çünkü o sayfalarda anlatılanlar sizlere dünya yaşamının monotonluğundan uzaklaşma fırsatı tanıyor.Ve kitap bitince kendinizi uyanmak istemeyeceğiniz bir rüyadan uyanmış gibi buluyorsunuz.
Yazar dediğin eserleriyle okuyucunun kalbine temas etmeli, orada olup bitenlerden uzaktan da olsa haberdar olmalı ve eserlerini buna göre ortaya koymalıdır.Ahmet Altan, "En Uzun Gece" ile bu söylediklerimi tamamen gerçekleştirmiş.