Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

q6Lii Tarafından Yapılan Yorumlar

04.10.2005


J.K.Rowling, kendi tarzından bir milim bile dışarı çıkmaya niyetli değil herhalde.Kardeşim, bıktık artık şu "Harry Potter" serisinden...Yazar, bu peri masalını anlaşılan fazla ciddiye almış.Okurlarına faydalı olacak on iki ciltlik bir "Harry Potter Ansiklopedisi" mi vermeyi planlıyor yoksa?..Bırakın on ikiyi, bu serinin sonu gelmez.Bana inanabilirsiniz bu konuda.Harry ölse bile çocukları, torunları devam edecek bu maceraya, bak görün.Dediğim gibi, bu sadece bir "Peri Masalı"...Ve bu koskoca yedi cildi devirmenin okuyucuya kazandıracağı nedir peki?Koca bir HİÇ...Gözlerinize yazık, inanın bana.Hadi ilkokul seviyesindeki öğrenciler neyse de, yetişkinlerin bile ellerinde bu "Safsata"yı görmek, bana komik geliyor doğrusu.Gelelim yazara.Neden tarzını hiç değiştirmiyor?Dünyada bu saçma"Peri Masalı"ndan başka yazacak hiçbir şey yok mu yani ?Serinin bu kadar uzatılmasına ne demeli?.Yazarın kalitesi hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler lütfen bu sorularımı samimi bir biçimde cevaplasın.Eminim kitabı okumadan bunları yazdığımı düşünenler vardır aranızda.Kitabı okuduğumu söylemem de bu düşüncenizi değiştirmeyecektir.Ama okuduğumu varsayın ve benim bunları düşünmekte haklı olduğum yanları tespit edin.O zaman bana hak verenler çıkacaktır.Ben sadece kitapta okunmaya değer hiçbir yönün bulunmadığını anlatmaya çalıştım.
Son sözüm Harry Potter Çılgınlarınadır: Endişelenmeyin, bu serinin sonu gelmez.Büyük bir "Harry Potter Ansiklopedisi" sizleri bekliyor!..
01.10.2005


Dostoyevski'nin "İnsancıklar"ı, Dünya Klasikleri arasında teşkil ettiği o muazzam yeri gerçekten hak eden bir şaheser.

Eser, karşılıklı mektuplaşmalar şeklinde yazılmış.Kitap, mükemmel anlatımı ve akıcı üslubuyla insanı kendine hapsediyor.Yer yer insanı duygulandıran, yoksullara has o acı dolu yürekleri başarıyla yansıtan bir roman.Toplumun ezdiği o zavallı yoksullar, Dostoyevski için iyi bir ilham kaynağı olmuş.İyi bir ahlak dersi, önemli bir toplumsal sorunun çözümü.

Okumanızı öneririm...
24.09.2005


Başarılı bir roman olduğunu söyleyemeyeceğim.Kitap durmadan kendini tekrarlıyor.Orta sayfalar bomboş.Anlatılmak istenenin de tam olarak ne olduğu net değil.Roman, hapishane hayatı üzerine yazılmış bir belgesel niteliği taşımasına rağmen pek sıkıcı ve gereksiz bölümlerle dolu.Başkahraman olarak Arap Kadir çizilmişse de, kitapta bu karakter pek sıradan kalmış.Yazar daha çok hapishane müdürünü ve gardiyanları anlatmış.Sadece iki üç sayfada Arap Kadir tipini, sıkıştırılmış iki üç sayfayla anlamamızı, tanımamızı ummuş bizden yazar.Oysa kitapta ruhunun derinliklerine inilecek tip, hapishane müdürü değil, Arap Kadir'dir bence.Çünkü hapishane ortamı denince ilk akla gelen, yakınlarından ayrı, dört duvar arasında bunalımlar geçirmelerine rağmen içlerinde hala bir umut ışıltısı taşıyan, yüreği içerde aklı dışarıda olan zavallı mahkumlar gelir.Korcan'ın bu hatası hoş görülecek cinsten değil.
22.09.2005


Değişik bir tarz denemiş McCourt; başarılı da olmuş.

Çocukluğu İrlanda'da, sefalet içinde geçen, hayatta kalmak için çırpınan bir ailenin en büyük çocuğuydu Frank.Babası ne kadar içki peşindeyse, annesi Angela da o kadar aileyi ayakta tutma mücadelesi içindeydi.Babasının içki masasında hayatını kaybetmesiyle, annesi Angela'nın omuzlarına binen yük iki katına çıkmıştı.O artık ailenin reisiydi.Azimliydi; iki çocuğunu toprağa vermiş olmasına rağmen hala güçlüydü.Irkçılık meselesinin kendini en iyi gösterdiği bir zamanda yaşamış olan bir ailenin trajik öyküsü...

Bizlere hayattan beklentilerimizi yeniden gözden geçirme fırsatını sunan eşsiz bir eser.
16.09.2005


Bu kitabı okumaya çalışmak, bulmaca çözmekten daha zor bence.Çeviri hatası var, o yüzden kitabı anlayamadım, diyeceğim ama hiçbir çevirmenin bu kadar berbatça iş çıkaracağını düşünemiyorum.Kusurun yazarda olduğu su götürmez bir gerçek.Zaten, konudan konuya atlayan, akıcı olmayan bir üslupla yazan, aklından geçenleri tam olarak sayfalara aktaramayan bir yazardan ne beklenir ki!..

Tavsiye etmeyişimi dikkate alırsanız, hem zaman kaybetmemiş, hem de "edebiyat" adını bu kadar basitten anlayan bir yazarla karşılaşmamış olursunuz.