E-Dergi

Genelde kısa zamanda çok fazla iş üreten yazarlara karşı bir önyargım vardır ve piyasada bu yargıyı doğrular nitelikte bir sürü örnek var. Ama Okay Beyin kitapları için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Yoğun bir edebi altyapı kurarak ve sağlam bir kurguyu da işin içine katarak bize şu dönemde en çok ihtiyacımız olan şeyi sunuyor; Tarihi Roman. Umarım bu başarısını katlayarak devam ettirir.

kitabı ön siparişten almıştım ve raflarda yerini aldığı gün elime ulaştı. jet hızıyla. teşekkürler kitapyurdu. kitaba gelirsek her ne kadar son dan brown romanı kayıp sembol vasat bir eser olsa da insanı meraklandırıyor. özellikle öykünün bir bölümünün istanbul'da geçiyor olması okumak için başlıca bir sebep.

dört farklı bölümde dört ayrı bayan karakterin etrafında gelişiyor olaylar. konu itibariyle hepsi birbirinden ayrı. fakat beni şaşırtan yazarın farklı üslubu oldu. merhum ahmed yüksel bey atom mühendisi ve profesörü olmasının dışında iyi bir hatırat yazarıdır aynı zamanda. tasavvufi yönü üstün biri olmasına rağmen kitaptaki bazı bölümlerde şaşırtıcı zaaflar görebilirsiniz. buna rağmen evlilik, aşk ve varoluş üzerinden çıkarımlar yapabileceğiniz bir kitap.

ilk iki bölümün anlatımı ne kadar akıcı ise ikinci bölüm bir o kadar sıkıcı hale bürünüyor. bana kalırsa kitap rubaiyat değilde daha çok iran tarihinin yazarın bakış açısındaki şekli. özellikle sıkı bir mason ve ingiliz ajanı olduğu iddia edilen cemaleddin afgani ile ilgili anlatılanlar çok ilginç. konunun saptığı bölümleri olsa da akıcı üslubu ile okunmaya değer.

rilke'nin romanına bir anlamda anahtar olması için okunabilecek kitap. zarifoğlu'nun tez olarak rilke şiirlerini değilde tek romanını seçmesi de ilginç.