E-Dergi

60'lı yıllarda başlayıp günümüze uzanan Istanbul'un değişen yüzü, insanları, hayatları, kültürü. Ustanın kaleminden kusursuz anlatımla okuyucuyu içine alan bir hikayeye dönüşmüş.Mevlüt'ün bu kadarı da pes dedirten iyi niyeti, aşkı ve diğer hayatlar okunmaya değer. Sadece Orhan PAMUK olması dahi yeter.

Bir hayat düşünün...Her anınız kontrol altında, hareketleriniz,davranışlarınız ve hatta mimikleriniz bile. Düşünceleri özgürce ifade etme gibi bir lüksünüz yok. Çünkü özgürlük kavramı bırakın yaşamda var olmayı, sözlükte bile kaldırılmış. Geçmiş ve gelecek birilerinin kontrolü altında. Doğru olarak hatırladığın, bildiğin şey gün geliyor yanlış, hatta hiç yaşanmamış bir yanlış oluveriyor. Ve tüm bunların içinde bir de aşık olursan ki bu da yasak zaten. Ortaya mükemmel bir kurgu çıkıyor. Ama gerçeğe çok yakın bir kurgu. Zira okurken düşünmeden edemiyor insan günümüzle ne kadar benzerlikler var diye.

Günlük hayatın koşuşturmasına kısa ve güzel bir mola oldu benim için. Şöyle bir durup düşündüm, insani değerleri, vicdanı, gerçek ve koşulsuz sevgiyi, ne olursa olsun inanmayı.

Seriyi tamamlamadan yorum yapmak istemedim ve iyiki de öyle yapmışım. Şems, Mevlana ve Kimya Hatun birbirleri ile iç içe hayatlar olmasına rağmen, Sinan YAĞMUR o kadar güzel anlatmış ki, hiçbir olayın tekrarını diğerinde okumuyorsunuz. Kesinlikle birbirini tekrar etmiyorlar. Ve üçünden de ayrı bir tat alacağınızdan eminim.

Ramazan ayında Aşkın Gözyaşları serisini okudum ve tadı damağımda kaldı diyebilirim. Okurken şaşırdığım zamanlar da oldu, hüzünlendiğim zamanlar da. Fakat şunda karar kıldım ki, biz Türk'ler tarihimizi, tarihimizdeki önemli insanları doğru yazarların eserlerinden okumalı ve öğrenmeliyiz. Ve bu tip eserlere sahip çıkmalıyız, nesilden nesile aktarmalıyız.