E-Dergi

Kuşkusuz ki Orwell büyük bir öngörüye sahip. Orwell, 1984 kitabında kendi dünyasını başarıyla yaratmış ve okuyucuyu da yarattığı dünyaya sokabilmiş.
1984, bizi gelecekteki olası hatta kesin bir polis devletine karşı uyarıyor. Orwell'in dünyasında yeryüzü 3 ülkeye bölünmüştür; Okyanusya, Avrasya ve Doğu Asya. Okyanusya devletini İngSos partisi yönetmektedir ve Parti, insanları devamlı takip etmektedir. Partinin aksi düşünenler, ansızın ortadan kaldırılır ve varlıkları tüm belgelerden silinir çünkü Okyanusya'da en büyük suç düşünce suçudur. Parti'nin söylemleri, geçmiş ile çeliştiği zaman arşivlerdeki belgeler şimdiye göre düzenlenir, belgelerin asıllarıysa imha edilirdi. Çünkü aslında, geçmiş diye bir şey yoktur. Geçmiş sadece insanların zihnindeki hayaller ve belgelerdir. Belgeler yok edilip, zihinler yıkandığı zaman ortada geçmişi anlatacak hiçbir şey kalmaz.
Orwell, bizi sert bir dille, haykırarak uyarıyor.

Roman, Birinci Dünya Savaşı sırasında, batı cephesindeki genç bir askerin diliyle anlatılıyor. Kitap, savaşın anlamsızlığını, gençliğin baharında, hayatının en güzel zamanında, yöneticilerin birbirleriyle kavgaları yüzünden savaş gibi bir felaketle yüzleşmek zorunda kalan çocukları, o çocukların savaştan sağ çıksalar bile asla düzelemeyecekleri, normal bir insan olamayacakları gerçeğini bir tokat gibi vuruyor yüzünüze. Romanın sadece konusu ve ana fikri de muhteşem değil, yazarın sadeliği ve okuyucuya kendisini savaşın içindeymiş gibi hissetirebilmesi de bir başka başarı. Yaşar Kemal'e göre yüzyılın, bana göre bin yılın kitaplarındandır Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok. Kitabın son cümlesi fikirlerinizde büyük bir değişime yol açacak, sizi sersemletecek, düşüncelere dalacak, savaşa lanet edeceksiniz.

Remarque'a göre savaştan kimse sağ çıkmaz, savaşta ya bedeniniz ölür, bedeniniz kurtulursa ruhunuz.