E-Dergi

sürükleyici bir kitaptır. üstelik olay örgüsü son sayfalara kadar çözümlenmez; dolayısıyla hep bir merak halinde okursunuz.
türkçeye çevrildiği adıyla "ruh koleksiyoncusu" , üç harflilerle haşır neşir olunması gibi bir durumu aklınıza kesinlikle getirmesin. tamamen polisiyedir. gerilimdir.
kurgu çok güzeldir. polisiye gerilim sevenlerin elinden bırakmayacakları türden.

herhangi bir romandan daha farklı. türevlerinden de daha farklı. kurgusu o kadar sağlam değil ama karakterler herşeyi özetliyor. veba çağındaki insanlığın ulaşabileceği son noktayı. yaşayabilmek için aptalmış gibi yapmaktan başka çaresi olmayan insanları. hiçbir değeri kendine yakıştıramayan, hayata tutunmamak için kendi ellerini kesen adamları. pek tabi ki bu düşünceler hakan günday'ın herhangi bir romanının ana düşünceleri. onun kusmak isteyip de hala boğazından atamadığı tortular. hakan, afgan, barbaros ve cenk. kendilerine tecavüz etmekten keyif almaları bir yana korkaklar. ölesiye korkuyorlar. işte bazılarımız da bu yüzden bu romanının içindeymiş gibi hissedebiliyoruz kendimizi.

"kinyas, kayra ve hayat", "kayra'nın yolu", "kinyas'ın yolu" şeklinde 3 bölümden oluşan, gündelik yaşamı ve psikolojiyi etkileyen bir kitap. gündelik yaşamı etkiliyor çünkü kitabı okumadığınız zamanlarda bile zihninizde sanki okuyor, hatta siz de kendi zihninizde eklemeler yaparak bir yandan da yazıyorsunuz. psikolojiye etkileri ise daha farklı ve pek anlatılamaz türden (babamın beni öldüreceğini düşündüm paranoyakça bi akşam..bu tip şeyler)

kitabın en etkileyici kısmı kayra'nın yolu (bence). ancak bu etki ilk bölümle anlam kazanıp, son bölümle iyice derinleşiyor. bu da yazarın ayrı bir başarısı.

bu kitap, diğer ihsan oktay anar kitaplarına [külliyat] nazaran öyle canlı tasvirlerle bezenmiş ki, bir anda bayezid meydanı etrafındaki kahvelerden alıp, galata meyhanelerine götürüyor insanı. terimler, ancak profesyonel bir osmanlı kültür tarih uzmanı tarafından bu kadar başarıyla doğru biçimde kullanılabilirdi. bir de eklemeliyim ki, naçizane; suskunlar içerisinde anlatılan dönemle ilgili söyleyecek sözü olan birisi olarak diyebilirim ki, tek kelimeyle enfes bir roman bu. mümkünse, alınıp okunsun ve türkçe roman nasıl olur anlaşılsın. gerçekten dahiyane bir kitap.

dili anlaşılmayacak kadar ağır bir kitap. kurgusu da konusu da zorlama. ihsan oktay anar'ın eşsiz türkçe bilgisine hayranım ama bu kitap bence olmamış. sınırlı sayıda insanın anlayabileceği bir kitap yazmaktaki maksadını merak ettim doğrusu.