Toplam yorum: 3.253.600
Bu ayki yorum: 5.625
E-Dergi
ugurers Tarafından Yapılan Yorumlar
Bir radyocu ve gazeteci olan Celeste Headlee, tarih, nörobilim, sosyal bilimler ve paleontolojiden temel alarak, zaman kullanımı, tembellik, sıkı çalışma ve hatta nihai hedeflerimiz hakkında uzun süredir devam eden varsayımları inceliyor ve tutunduğumuz alışkanlıkların bize zarar verdiğini ortaya koyuyor. Hepimizi daha mutsuz, daha sağlıksız ve daha az üretken yapan trendi tersine çevirmenin ve gelişmemizi sağlayan bir yaşam biçimine geri dönmenin zamanı geldi diyor kitabın arka kapak yazısında.
Uzun zamandır okumayı istediğim Alman yazar Monika Maron'un başyapıtı olan Animal Trieste, bu özenli ve şahane çevirisi, yazarın da sadeve ve akici diliyle Çağdaş Alman Edebiyatı'nın en sevdiğim kitaplarından biri oldu. 1941, Berlin doğumlu yazarın yayımlanan ve daha sonra yayımlanacak olan tüm kitaplarını da hevesle çok yakindan takip edeceğim.
Kitapta, büyük şehirde yaşayan birbirini tanımayan iki yabancının ortak takıntısı haline geliyor kaplumbağalar. Kitabın kahramanı bu iki yabancının biraz da muzipçe başlayan hikâyesi, orta yaş karamsarlığıyla beraber bu büyük metropolün içindeki yalnızlıkla artarak metnin bütününü daha da karamsar bir havaya sokuyor. Aynı şekilde, tıpkı bir Londra havası gibi; gri ve kasvetli.
Ama bu karamsar havayla tezat oluşturacak şekilde Amerikalı yazarın dili o kadar sade ve akıcı ki, umarım en kısa zamanda diğer kitapları da çevrilip yayımlanır ve en kısa zamanda okuyabilirim.
Uzun zamandan sonra tüm yazdıklarını okumak istediğim yine şahane bir yazarla tanıştığım için çok memnunum...
Kitap, Hazine Adası ve Tayfanın Şarkısı gibi romanlarda hissettiğimiz bir tatla denizle iç içe yaşayan kıyı insanlarından, bir köyden söz ediyor. Bu hikâye denize, maceracılara, yazarlara nice hayaller kurduran ve şimdi "modern" insanlığın tehdidine maruz kalmış denize bir övgü. Kitabın senaryosunu yazan Lupano kendisiyle yapılan bir görüşmede, bu hikâyenin doğumuna yol açan tohumun Meksika'nın Chipas eyaletine yaptığı ve keyfini çıkarmayı umduğu berrak sular yerine kendini atıklarla dolu bir nehirle baş başa bulduğu 2005 yılına dek uzanan bir ziyarette atıldığını anlatıyor.
Roza Hakmen'in titiz çevirisiyle okuyucuda zaman zaman gerginliğe ve ümitsizliğe sebebiyet veren (Kitabın dilinin ağır olmasından kastım, tam olarak bu) bir yandan da kitabın kahramanıyla beraber yine okuyucuyu da sık sık kendini ve yaşamını sorgulayarak metnin içine çeken çok ciddi ve derin bir kurgu.