E-Dergi

Epey zamandır kendini bunun gibi elden bıraktırmayan roman denk gelmemişti.Bayıldım.Eğer biri bana sana kuantum fiziğinden bahsedeceğim sen de anlattıklarımı hiç sıkılmadan dinleyeceksin deseydi benim nezdimde pek inandırıcı birşey söylememiş olacaktı ta ki bu romana kadar. Bu ne güzel bir kurgudur, nasıl güzel bir anlatımdır, nasıl başarılı karakter seçimleridir.İçi kof olup ta pazarlama zoruyla kitabı satmaya çalışan yayınevleri bunun için neden böyle birşeye ihtiyaç duymuyorlar anlayamadım.Bizim anlatmamız veya söylememizle kaç kişi alacak veya şöyle söyleyeyim kaç kişi bundan haberi olmadığı için mahrum kalacak? Kesin alınmalı ve kesin başkalrına da tavsiye edilmelidir derim. Çünkü böyleleri sık düşmüyor ne yapalım....

Kitapta kapak ve ismin okuyucuyu teşvik ettiği bir gerçek.Ben bu saydığım unsurların gazına gelerek aldığım bir kitap.Ama muazzam bir hayal kırıklığı.
Düşünsenize 95 yaşında bir kadın var ve acaip zengin.Bu kadın doğumgününde ölüyor ve çocukları odasında bunu ölü bulduklarında bileğine kelepçelenmiş bir defter ve bir notla karşılaşıyorlar.Buraya kadar herşey gayet çekici, kitabın adı da zaten SIR; fakat aile notu okuyor ve notta bütün aile efradına kadar yetecek şampanya olduğunu ve bütün ailenin cenazenin yanında ourup sabaha kadar defteri okuyup akabinde de defterle birlikte gömülmek istediğini yazıyor.
İşte ne oluyorsa ondan sonra oluyor.Aile defteri okumaya başlıyor ve okuyucu bu kitaba adını da veren müthiş sırrı merak ederek bekliyor.Şahsen benim beklentilerimi okuduktan sonra tekrar düşününce hayal gücümün bayağı geniş olduğunun farkettim.Kitap bu bölümden sonra bu kadının 95 yıllık ömründeki ergenliğinden bugününe 9,5 hafta tadında fantezileriyle dolu.Nasıl bir ruh hali o yaştan sonra bu tip fantezilerini torunlarına ve onların çocuklarına böylesi alenen anlatmak ister ve bundan ne bekler, yazara sormak isterdim.

Birinci kitabı okumuş ve beğenmiştim. İkincisini de öncekinin referansıyla aldım ve okudum.Bu tarz kitapların bir sakıncası bitirdiğinizde başkaları size nasıldı diye sorduğunda verebilecek birden fazla cevap ve bir dolu bilgi olduğundan nereden başlalayacağınızı bilememeniz.Şimdi arkadaşlarıma da tavsiye ediyorum ki okusunlar ve akabinde oturup hakkında konuşabilelim.
Sitedeki kitapla ilgili yorumların bazılarını okudum ve hayrete düştüm. Kitap hiçte öyle sabetayistleri yerden yere vurmuyor.Sadece var olduklarına ve aramızda olduklarına dikkat çekiyor bence.
Bitirince ardından fikir ve beyin jimnastiği yapmaya gayet müsait bir kitap.Yani sırf bunun için bile okunmaya değer derim.

Yazarın okuduğum ilk romanı. Başlarda biraz karıştırmış da toparlayamıyormuş gibi gelmişti ama sonraları okuyanlara hadi canım dedirtecek şekilde kurgulanmış ilginç bir roman. Ama birçok şeye dokunayım derken birçoğu da eksik kalmış gibi geldi bana.Okurken sıkılmadım tavsiye ederim.

Ahmet Ümit yine kendi tarzını konuşturmuş ve gayet de güzel olmuş.Son dönem tarihi etkileşimden bu kitapta o da nasibini almış.Yalnız gerilimi artırmak maksatlı olarak kurguya eklediği müdürün de cinayetlere karışması biraz kopuk olmuş bence.o cinayetini işlerken seri katile benzeyeceğim maksatlı yapayım derken ondan daha sapkın olmuş. Tartışmayı müteakip boğuşurken adamın ölmesi , onun da seri katilin üzerine yıkmak için adamın kafasını kılıçla kesmesi -doğraması- kısmı gerçekten zorlama gibi geldi bana. Keşke onu da gerçek katile öldürtüp sonradan müdür onunla konuşmaya geldiğinde cesedi görüp oradan kaçarken arkasında şahit falan bıraksaydı kurgu bütünlüğü açısından daha iyi olurdu gibi geliyor bana.
Ama yine bir çırpıda biten güzel bir polisiye olmuş. Yenisini sabırsızlıkla bekliyorum.