E-Dergi

Çok çarpıcı bir kitap. Okurken, hayatla, günlük yaşayışımızla, nerede olduğumuz ve ne istediğimizle ilgili düşünmekten insan kendini alamıyor. Ve tabi bir de insanın kötüleşebilme düzeyi ile acının varabileceği mertebeleri birinci elden tanıklıkla okumak çok etkileyici.

Şule Gürbüz'ün ilk romanı ve ilk roman denilemeyecek kadar derinlikli bir roman. İlk bakışta kısa ve kesik kesik gibi geliyor ama kendi içinde katman katman derine inen bir bütünlüğü var. Ve Şule Gürbüz'ün yazı diline attırdığı taklalar her zaman hayranlık verici...

Umberto Eco "entelektüel" kavramını dolduran bir yazar ve teorisyen. Aynı dili konuşmayı ve verdiği derslere, konferanslara gidebilmiş olmayı dilerdim. Edebiyat, özellikle Avrupa edebiyatı ve dilleri, konusunda çok fazla bilgi sahibi olduğu için, makaleler doğal olarak edebiyatla yüzeysel olarak ilgilenenler için fazlaca "yüklü." Fakat çok öğretici. Edebi yönünü merak edip Eco okumaya başlamak için en uygun eseri olmayabilir.

Kitap müstehcenliği ve abd'ye kör kütük hayran olmayan bir kalem tarafından yazılmış olması gibi nedenlerle abd'de çok uzun süre yasaklı kitaplar arasında kalmış. Çarpıcı ve sarsıcı bir anlatı. Genel kanaat otobiyografik olduğu yönünde. Öteki Paris'i anlatıyor. Olabilecek en sansürsüz ifadelerle... Bukowski ve Celine gibi dolaysız ve tokatlarmış gibi yazan yazarları sevenlerin ilk onundadır bu kitap...

Dört uzun öyküden oluşuyor kitap. Şule Gürbüz'ün kendisine has, muhteşem bir kalemi var. Çok derin ve tamamen bu topraklara ait bir kavrayışı var hayatı... Öyle Miymiş kitabını okumuş ve çok beğenmiştim. Bu kitap da en etkilendiğim kitaplardan birisi olarak kütüphanemde yerini aldı. Öykülerdeki insanlar o kadar gerçek ki, son sayfayı okuyup kapağı kapattıktan sonra da sizinle yaşamaya devam ediyorlar.