E-Dergi

Metal Fırtına tutunca, "tamamdır, bi kurgu da biz yaratalım, bu sefer Türkler Amerika'yı işgal etsin, iyi satar valla" mantığıyla yaratılmış bir kitap olduğuna inanıyorum. Tam olarak kurgu olmuş yani. Mantıklı hiçbir şey bulamadım bu küçücük kitapta. Bir saatte bitirdim, ama yine de acıdım o boşa harcadığım zamana. Normalde her kitaptan bir şeyler kapmaya çalışırım. Ancak bu kitap değişik bir şeydi. Bana hiç bir yararı olmadı gerçekten. Tavsiye edemeyeceğim nadir kitaplardan biri. Hayal ürünü, doğaüstü.Hatta biraz da Türkleri lekelemiş. Dayakçı öğretmenler falan var.Her şey çok abartılmış. Resmen Türkiye kötülenmiş. Kitabın ne için yazıldığı tam olarak belli değil. Allahtan ben para vermedim. Arkadaşımın elinden aldım, hemen okuyup vereyim diye. :) Bence berbat bir kitap. Sinir bozucu.

Küçük Zeze, fakir Zeze, afacan Zeze...
Aslında şu cümle tüm duygularımı kısaca ifade edebilir : "Hayatımda okuduğum en güzel kitaptı." Bu kitabı orta2'de okumuştum. Ne zaman aklıma ortaokul yıllarım gelse, tekrar okurum. Şu ana kadar dört kere okudum. Bundan sonra da okuyacağıma eminim. Çocukluk yıllarıma en çok bu kitap damgasını vurmuştur. Beni üzen şey ise hiçbir öğretmenimin bu kitabı önermemiş olması. Kendim keşfettim. Beni ağlatan nadir kitaplardan biridir. Kendi küçük, ama yüreği kocaman Zeze'nin önce Portuga'yı, sonra da çok sevdiği Şeker Portakalı'nı kaybetmesi beni çok üzdü gerçekten. Bu kitabı okuyup da bir şeyler hissetmeyecek kişi olamaz bence.

İlk günden itibaren Bridget'in ailesinden biri haline geliyorsunuz. Sizi kitabın sonuna kadar oraya hapsediyor. Onunla seviniyor, onunla üzülüyorsunuz. Aldığı kaloriler, içtiği sigaralar sizi de etkiliyor adeta. Kitabı zevkle okuyorsunuz, ama bitmesini de istemiyorsunuz. Bitince de canınız sıkılıyor. Sevdiğiniz bir şeyi kaybetmişcesine üzülüyorsunuz. Harika bir kitap. Hissetmek isteyenler okumalı.

PKK hakkında geniş bilgi edinmek isteyenler ilk sayfalarda umduklarını fazlasıyla buluyorlar. Hasan Paşa, konuyu gayet iyi işlemiş. Sonrasında ise fazla detaya girmiş. Köy köy girilen çatışmaları bilmek bize pek bir şey kazandırmaz. Ancak askerlerin varlığıdır evimizde rahat uyumamızı sağlayan. Bunu kimse inkar edemez. Topraklarımıza, gerçekleşmeyecek hayallerle göz diken şerefsizler umduklarını bulamadan gebermekteler.Bu böyle olmaya da devam edecek. Halk, TSK'ya olan güvenini yitirmedikçe, Kuva-yi Milliyeci bir ruhla yaşamını sürdürdükçe "terör" Türk topraklarında varlığını sürdüremeyecektir.

Kitabı beğenip beğenmeme konusunda arada kalanlar arasındayım. Güzel de diyemiyorum kötü de. İnsanoğlunun yaratıcı özelliğinin güzel bir örneği bu kitap. Ancak bu yartıcılık bazen abartıya kaçmış. Diğer ülkeler böyle bir "katliama" bu kadar uzun süre seyirci kalamazlar. Amerika'nın Türkiye den önce yapacak "işleri" var gibi görünüyor. Tabi bu bir kurgu çok derine inip eleştirmemek lazım. Sonuçta sıkılmadan okuyabileceğimiz bir kitap olmuş. Bıyıklı Fırtına kadar doğaüstü değil yani. Ne diyeyim, teşekkürler...